5
daha geniş bir bakışla, öncelikle isinylmz'ın işaret ettiği "rektörün talimatıyla okula sokulmayan polis" kısmından ele alınması gereken olaylardır.
etrafında olup bitenleri takip eden, okulunu yaşadığı evden, mahallesinden ayırmayan arkadaşlar hatırlayacaklardır ki, aralık ayının 15'inde recep tayyip erdoğan ve şürekasının okulumuza teşrifleri sırasında gerçekleşen polis çıkartması, odtü rektörü ahmet acar ile bizleri karşı karşıya bırakmıştır. başbakan ve kabinesini ceketini ilikleyerek karşılayan ve başbakanı korumakla(!) görevli, yaklaşık 600 polisin okula girişine ses çıkaramayan ahmet acar, 1000 kişiyi rektörlüğü işgal etmek için bekler bulunca anadan üryan karşımıza çıkmak zorunda kalmıştı. ögb ve turnikeler konusundaki taleplerimizi dikkate bile almayan zat-ı alileri, 15 aralık akşamı saat 17:00 sularında etrafını saran yüzlerce öğrenci karşısında acziyetini ortaya koymuş, okulda yaşanan polis terörünü kınayamamış ve bize aslında hiçbir şey söyleyememiştir. nitekim konuşması sırasında bizden yeniden "işgal!" bağırışlarının yükselmesiyle birlikte topuklamıştır.
o gün rektörle bir takım arkadaşlarımız görüştüler. neler konuşuldu, ne müzakere edildi bilmiyoruz. bu konuşmanın sonucunda bize iletilen ise, rektörün bütün taleplerimize olumlu cevap verdiği idi. hangi taleplerle masaya oturduk, bunlardan hangilerini idareye kabul ettirdik bilemiyorum. o gün dillendirilen, rektörün öğrenciler için soruşturma açtırmayacağı ve gözaltındaki arkadaşlarımızın bir an önce serbest bırakılması için çalışma yürüteceği idi. dikkat ederseniz ögb ve turnikelere dair hiçbir geri dönüş olmadı. fakat, gözaltındaki arkadaşlarımızın serbest bırakılacakları ve olaylara karışanların soruşturmadan tırsmadığı zaten bilinen şeyler. neticede, odtü öğrencileri olarak "işgal provası"ndan somut bir kazanım elde edemeden ayrıldık.
gelelim bugüne. bugün tam olarak ne oldu?
sadece odtü'de değil, muhalif öğrenci yapılanmalarının faaliyet gösterdiği tüm üniversitelerde artan bir baskı söz konusu son zamanlarda.
- dolmabahçe rektörler-başbakan buluşması sırasında yaşananlar, gösterici bir arkadaşımızın düşük yapmasıyla gündeme gelen hadiseler
- ankara'dan yine aynı toplantıya protesto için giden ekibin istanbul'a sokulmaması, dövüle dövüle ankara'ya geri yollanmaları
- anadolu üniversitesi'ndeki sosyal etkinliklerin basında defalarca "üniversitede büyük terbiyesizlik" gibi manşetlerle işlenmesi
- mülkiye'de başlayan, daha sonra pek çok etkinlikte tekrarlanan yumurta hadiseleri üzerine, siyasal iktidarca öğrencilerin rejime doğrudan tehdit ilan edilmesi
- Ögb düzenlemelerini içeren yeni yök yasası
- emniyet-istanbul üniversitesi idaresi işgüzarlığında yargıda kabul edilen üst arama saçmalığı
- celal bayar üniversitesi'ndeki edepsiz rektörün halleri
- süleyman demirel üniversitesi'nde, dinci ve ülkücü öğrenci gruplarının baskısıyla, son derece apolitik bir grup olan sdü rock topluluğu'nun düzenlendiği duman konseri'nin "dine saygısızlık" gibi bir gerekçeyle yönetim tarafından iptal edilmesi
ve daha aklıma gelmeyen benzer olaylar, durumun geldiği noktayı göstermektedir. adına ne dersek diyelim, bologna sürecini fark edemeyen, 2002'den beri siyasal iktidarın üniversiteler için planladıklarına taş koymayı becerememiş olan üniversite gençliği, bu yılın ikinci çeyreğiyle birlikte geçmişe göre daha eylemli bir tutum içerisine girdi. her ne kadar bazı andavallar "beğenmiyorsan ananı da al git" gibi embesilce söylemlerde diresteler de, geçtiğimiz senelere oranla odtü de son derece eylemli bir duruma geçiş yapmış durumda.
ikinci soru; bizi bu eylemli noktaya hangi olaylar getirdi?
- odtü'de kitle eylemselliğini tekrar dirilten, şüphesiz ki geçtiğimiz sene yine bu zamanlarda başlayan jandarma karakolu işgali oldu. bu süreci yakından takip eden arkadaşlar, olayı benden daha açık bir biçimde anlatabileceği için geçiyorum.
- ikinci olay ise otobüs işgali ile başlayan, 25 mart tarihindeki eylemle o gün itibariyle son bulan odtü ulaşım eylemleri'dir. konuyla ilgili detaylı bilgiyi (#34972) nolu giriden edinebilirsiniz.
- üçüncü olay, turnikelerle başlayan ve ögb meselesiyle devam eden, bu dönemin ilk üç ayını kapsayan eylemliliktir. bu sürecin nasıl 15 aralık'taki patlamaya yol açtığını yukarıda biraz anlatmıştım.
diyebiliriz ki, bu yukarıdaki meselelere verdiği tepkilerle, odtü türkiye'dekinden farklı bir gündem yaşamadığını ispatlamıştır. her ne kadar kampüsümüz ankara'dan son derece izole edilmiş de olsa, hem akademia'nın hem de yurttaşların haklarının gasp edilmesine en etkili tepkileri veren, odtü'dür. bu gerçek, odtü'deki örgütlü-örgütsüz eylemli kitleyi beğenmesek de, yeterli bulmasak da böyledir.
velhasıl, bu süreçler bizi 5 ocak'a taşımıştır. lokalindeki (odtü) ve çevresindeki (tüm memleket) olan bitene seyirci kalmayan odtü, sesini yükseltmiştir. baştaki analize geri dönersek, 15 aralık 2010 kazanımlarının bir kısmı ortaya çıkmıştır. her ne kadar o gün rektörlük binasından elimiz boş ve huzursuz ayrıldıysak da, ahmet acar bugün polisi içeri sokamamıştır.
ne karakol işgali, ne ulaşım eylemleri, ne ögb-turnike meselesi, ne de 5 ocak hareketleri beklediğimiz sonuçları doğurmamıştır. lakin üstüne koydukça büyüyen bir eylemlilik olduğu ortadadır.
sonuç olarak, meseleleri götünden anlayanlar analarını da alıp anfilerine dönsünler. biz onlar yerine de bir şeyler düşünüyoruz, yapıyoruz zaten.
şimdi dağılın.
not: girinin mantıksal akışında bir takım eksiklikler var, değinmek istediğim noktalara da çok değinemedim ama şimdilik öfkem biraz yatıştı. bir sonraki sinirlenişimde gelir eksikleri tamamlarım.
#34973 bollocks |
14 yıl önce
tümünü gör