3
kuzenimin "ağır" cinsinden olduğudur (kusura bakma kuzen, aranızdaki jargonu bilmiyorum).
sevgili kuzenim melis uluğ'un, ki kendisi şunun http://tinyurl.com/mtedzmg şunun http://www.bianet.org/biamag/toplumsal-cinsiyet/155571-su-surucu-var-ya-kesin-bayan ve şunun http://t24.com.tr/yazarlar/ozden-melis-ulug/hani-o-sortlu-kiz-var-ya-iste-o-benim,9958 yazarıdır, onedio.com için yazdığı yazıyı buraya alıntılıyorum. gerçi bu başlık altındaki bana ait ilk yazıya 8-10 paragrafı geçmeyecek bir cevap istemiştim kendisinden, onun yerine şimdilik bunu alıntılamamı istedi. inşallah talebimi de yerine getirecek. neyse, mevzubahis yazı * (bu arada, favorim 6 numara):
"gün geçmiyor ki feministler hakkında yalan yanlış laflar ortaya atılmasın. her yeni arkadaş ortamında feministlerle ilgili karşılaştığım kalıp yargılar bir öncekini aratır oldu. "feminizm kocayı bulana kadar yeaaa" ile başlayan cümlelerin ardı arkası kesilmeyince, bu klişelerin bazılarını bir araya getirip sizin için derledim.
1. feministler çirkindir.
bu cümleyi şöyle bir cümlenin de takip etmesi olasıdır: “çirkinliğinden sevgili bulamamış, ne yapsın feminist olmuş kızcağız!” feministler çirkindir diyen sevgili arkadaş, bunu da nereden çıkardın? bir de çirkin kime göre çirkin, neye göre çirkin? güzel kime göre güzel? senin çirkin dediğin kişi benim için gayet güzel! ama sen yine de mutlu olacaksan söyleyelim: herkesin güzel bulduğu beyonce da feminist.
2. feministler lezbiyendir.
elbette bir feministin lezbiyen olabileceği gibi, bir lezbiyenin de feminist olması mümkündür. ama tüm feminist hareket lezbiyen değildir. feminist hareketin içinde kadınları seven kadınlar, erkekleri seven kadınlar, hem kadınları hem erkekleri seven kadınlar da mevcuttur. eeee ne olmuş yani? velev ki lezbiyeniz!
3. feministler erkek düşmanıdır/erkeklerden nefret eder.
feministler erkek düşmanı değildir, erkek egemenliğine düşmandırlar. erkeklerden nefret etmezler ama erkek egemenliğinden tiksinirler. bu esnada elbette erkek egemenliğini canla başla savunan erkeklerden nefret ediyor gibi görülebilirler. sebebini de siz düşünün bakalım.
4. feministler kadın-erkek eşitliğini değil, kadınların üstünlüğünü savunur.
feministler kadın üstünlüğünü savunmazlar, kadın-erkek-trans fark etmeksizin, cinsiyetten bağımsız bir şekilde herkesin eşitliğini savunurlar. hali hazırda bir egemenlik türü olan erkek egemenliğine karşı çıkarken, başka bir egemenlik olan türü olan kadın egemenliğini savunmak sizce de hiç akıllıca olmazdı değil mi?
5. feministler çok öfkelidir.
bu da çok sık duyduğumuz klişe laflardan bir tanesi. öncelikle haksızlıkla karşılaşınca ortaya çıkan ilk duygunun öfke olduğunu unutmayalım; feministlerin de günlük hayatta tonlarca haksızlıkla karşılaştığı düşünülünce öfkelenmesi biraz yerinde sanki. fakat sakin sakin oturuyoruz, adam gelmiş “feministler de çok öfkeli yeaaa” diye lafları habire savuruyor ortamda. bir susuyoruz, iki susuyoruz, durmuyor, “ne istediniz de alamadınız ki” kısmında sinirler geriliyor tabii. siz öfkeli öfkeli bizle tartışırken bir şey yok, biz öfkelenince auuuw! ne auwwww?
6. feministler kıllıdır.
feministler kıllı mı? şimdi bunu söyleyen arkadaş önce bir kendi vücuduna bakabilir mi acaba? insan zaten kıllı bir varlıktır. kadınların da kılsız olduğunu söylemek abesle iştigaldir. bazı feministler kıllı olabilir. elbette ki bu bireyin kendi seçimidir. feminizm, erkek egemen sistem tarafından kadınlara ve kadın bedenine dayatılan her şeyi sorgulamayı benimser. kılsız kadın bedeni de bu imajlardan bir tanesidir. feminizm bize dayatılan bu imajlar eğer hoşumuza gitmiyorsa o imaji kabullenmemeyi de benimser. sizler için carol rossetti’den geliyor:
“amanda, traş olmanın pek de kendisine uygun bir şey olmadığına karar
verdi. amanda, o senin bedenin ve onunla istediğin şeyi yapabilirsin. hiçbir
görgü kuralı kimliğinle ilgili bir şey söyleyemez.”
7. feministler erkek gibidir.
acaba neden feministleri erkek gibi algılıyorsunuz? acaba bu da “erkek gibi” derken düşündüğünüz bazı özelliklerin erkeklikle alakası olduğunu düşünmenizden kaynaklanıyor olabilir mi? birkaç nokta önerelim: kısa saç, lafını esirgememek, iddialı olmak, tuttuğunu koparmak, güçlü olmak. bunların hepsinin cinsiyetten bağımsız bir şekilde insana özgü özellikler olduğunun farkında mıyız?
not: galiba maça gitmek de bu özelliklerden bir tanesi!
8. feministler şakadan anlamaz.
işte bu noktada ciddi bir sıkıntı var. şimdi gelip karşımıza zeka kırıntısına bile sahip olmayan dünyanın en cinsiyetçi esprilerini yapıp “ehi ehi” diye güldükten sonra bizim gülmemizi de bekliyorsunuz. biz cinsiyetçi esprilere gülmeyince de “feministler şakadan anlamaz yeaa” diyip bunu hepimize genelliyorsunuz. yoooo dostum yooo! sizce gerçekten de şakadan anlamayan bir halimiz var mı?
mesela böyle bir fıkrada gülünecek bir taraf
göremedik:
20 yaşında kadın “futbol topu” gibidir, 22 kişi peşinde koşar.
30 yaşında “basketbol topudur”, peşinde 10 kişi koşar.
40 yaşında “golf topudur”; koşan 1 kişidir peşinden.
50 yaşında “ping pong topudur”, 2 kişi birbirine atar.
60 yaşında “voleybol topudur”, kimse tutmak istemez.
70 yaşında “yakar toptur”, herkes kaçar.
9. feministler evlilik karşıtıdır.
feminist hareket içerisinde evliliğe karşı olan insanlar olduğu gibi evliliği seven, evlenmek isteyen insanlar da mevcuttur. fakat tüm feministlerin ortak bir şekilde karşı olduğu şey evlilikte kadınların üzerine yüklenen cinsiyet rolleridir. erkek egemenliğiyle beslenmiş bu roller, kadını evlendiği zaman da bir kez daha ezer. o yüzden feministler evlilik karşıtı demek yerine cinsiyet rolleri ile kadını yeniden ezen evlilik tipine karşıdır denilebilir.
10. feministler pozitif ayrımcılık adı altında kadınlara hak etmediği ayrıcalıkları isterler.
bu cümlelere örnek olarak duyduklarımız neler? "feministlerin hepsi güçlü ama ağır taşımaya geldi mi hepsi kaçar", "feministtir ama akşam yemeğini erkeğe ödetir", "feminist dediğin hem az çalışır hem erkekle aynı maaşı ister"... şimdi bunları duyunca öfkelenmeyelim de ne yapalım? feministlerde olmayan bir ikiyüzlülük varmış gibi gösterip kadınların aleyhine olan haksızlıkları lütfen çarpıtmayın. "eşit ise eşit ücret" diyoruz, "az çalışıyorsunuz çok maaş istiyorsunuz" diyorsunuz. kaynak istiyorsanız buyrun: “türkiye istatistik kurumu’nun verilerine göre türkiye’de profesyonel meslek mezunları kadın ve erkekler arasındaki cinsiyete dayalı ücret farkı yüzde 20.” la bu feministler size ne etti?"
2
virginia woolf'ün a room of one's own'u ile sınırlı olan hakkındaki tek bilgim ile bir iki kelam edeceğim kişi. alçakgönüllü woolf kitabın ortalarında bir yerde kadınların hak arama mücadelesinin aslında erkek egemen dünyada bir yer edinebilmek olduğunu söyler. erkeklerin içi hırs, öfke ve dolayısıyla savaş dolu bir dünya kurduğunu, bu dünyada kadınlara yer vermediğini, yok sayılan kadınlarınsa bu kirli dünyada var olmak isteyerek ilkel bir egemenlik mantığının kopyacılığına yöneldiğini anlatır. demem odur ki, bir feminist eğer kadınların bu dünyada bir yere gelebilme, yani bu erkek egemen sistemin yarattığı toplumsa hiyerarşide yukarılara tırmanabilme özgürlüğünü savunmamalıdır. örneğin, bir kadının general olma isteği cinsiyetler arası eşitlik gereği hoş karşılanabilir, fakat ne kadar insanidir? ne kadar özgürlükçüdür?
1
sözlükteki kültür hareketinden çok etkilendiğim için ben de entel bir başlık açıp birşeyler karalamak istiyorum.
önce tanım yapalım da yarım saatlik emeğimizi modlar yemesin: feminizmi ideoloji olarak benimsemiş kimse.*
ve #71924 (by materialist, ellerine sağlık.)
toplumsal bir hak mücadelesini yürütmenin akılcı yolu nedir? hele ki hakkınızı gasp eden yapı sayıca ve tarihten gelen hegemonyası ile bu kadar güçlüyken nasıl davranmalısınız? tabii ki yanınıza alabileceğiniz kadar çok toplumsal destek almaya çalışırsınız. tabii böylesi bir koalisyon kurmak için ana şart şudur: ulaşılacak bir hedef koyulur, kitle bu hedef için konsolide edilir. bir seferde bir problem çözülmeye uğraşılır.
bugünkü feminist harekette benim naçizane gördüğüm hata şudur: pragmatizme prim vermemek adına feministler, belli amaçları için vermeleri gereken mücadelede yanlarında olabilecek insanlara ve kesimlere çeşitli sebeplerle son derece kıyıcı bir sertlikle muhalefet ediyorlar. feminist hareketin doğal müttefiki olması gereken kadınların büyük kısmı neden size sempati duymuyor? siz nasıl kendinize "bayan değil kadın" denilmesini istiyorssanız, kendisine "kadın değil bayan" denmesini isteyen kadınlar da var. ve siz aydınlanmış kafalarınızın üstündeki gözlerle onlara tepeden bakarken aslında doğal müttefiklerinizi kaybediyorsunuz. sizinle eşit haklarda yaşamakta bir beis görmeyecek, hatta toplumdaki gelişmişlik düzeyinin artacak olması sebebiyle memnun olacak erkekleri; et yiyenleri "katil" sıfatıyla tanımladığınız için kaybediyorsunuz. femen'in eylem biçimini beğenmeyenlere sert çıkıyorsunuz, ama neredeyse herkes göğüsün üstündeki yazılara değil de göğülere odaklanırken bu eylem biçiminin amacına ulaşamadığı dolayısı ile başarısız olduğu şeklindeki son derece basit muhakemeyi yapamıyorsunuz. her şeyi tek seferde yapmak isterken, hiçbir amacınızda gerçek bir mevzi alamıyorsunuz.
feminist kardeşlerim, mücadele ettiğiniz bu ataerkil yapı bir dev, bir zebellah. mücadelenizde başarılı olmanızı samimi olarak istiyorum. çünkü bu yapı sizi açıktan, bizi ise kapalı olarak eziyor. bu yüzden bizleri dışlayıp sizi bir avuç marjinal manyakmışsınız gibi gösteren söylem ve eylem biçimlerinizi lütfen en azından bir süre bir kenara bırakın. bırakın ki aslında bize düşmanmışsınız algısını yaratmaya çalışanları birlikte devirelim.