2
bugün arkadaşımın "dikimevinde kaza olmuş lan!!" diye mesaj atmasıyla öğrendiğim, "sen taa istanbul'da nerden duydun dikimevini?" soruma "Milliyetten" cevabını alıp daha başka şey öğrenemeyince eve gelir gelmez açıp baktığım, sanırım -en son baktığımda- 12 kişinin can verdiği, bir o kadar da yaralı olduğunu öğrendiğim olaydır.
bahsedilen yer eğer yanlış anlamadıysam, cayisallama'nın da link verdiği videoda konuşan abilerimizin dediği gibi, ışıklara pek uzak değildir. 300-400 metre boyunca insanları otobüsün altına alıp sürüklemesi için ya gerkeçten frenin patlamış olması gerekmektedir ya da şöföre o bir kaç saniye boyunca felç gelmiş, gözüne perde inmiş olması falan gerekir.
tam araya edit: olayın fotoğraflarını entry yazdıktan sonra gördüm. İki adet ego aracı kaza yapmış, şeridin birini işgal ediyor. bu araçların sağındaki şeritte park halinde araçlar var. okuduklarımdan ve gördüklerimden anladığım, adam bu araçların solundan geçemediği için nedense sağından geçebileceğini düşünmüş. bak sağından, park halindeki araçların üstünden uçacaktı herhalde. ve muhtemelen beklediğini yapamayınca kaldırıma kırmış. arkadaşlar az değil buz değil rahat 200 metre, reklam panosunu ağacı falan sökmüş de götürmüş. böyle kaza mı olur?
fren patladı idiyse bariyer olsun beton duvar olsun, otobüs bunlara yöneltilip durdurulabilirdi. bu otobüsün el freni yok mu? vites küçültüp, el frenini kullanarak önleyemez miydi? en basit otomobil sürücüsünün bile bilmesi gereken önlem durumları bunlar fren patlaması durumunda. bir de vites küçülterek yavaşlamak var ama ışıklardan geçmişsin, durağa geliyorsun ne kadar hızlı olabilirsin ki ankara trafiğinde 2 vitesten yukarı? ayrıca ben bile şurda üç senelik ehliyet, bir buçuk senelik trafik deneyimli -yani tırt- halimle bir aracın frenlerinin zart diye boşal(a)mayacağını biliyorsam, o adam bunu bilmiyor muydu? Lan çok değil bak daha geçtiğimiz ilkbaharda uzun yola çıktım -yanımda deneyimli şöför bir amca vardı- hızlı giderken frene dokununca araban titriyor dedi. o aralar ben de -bak kız halimle, acemi şöför halimle- arabanın sürüşünde bir tuhaflık sezip adını koyamıyordum ki anlamış oldum. hatta bu yüzden arabaya dikkat ettiğim için frenleme, sürüş sırasında fren balatasının hafif sürtme sesi çıkardığını bile farkettim. bak düşün ben acemi şöförüm ve frenlerde bir şey var fren balatasından ses geliyor diye sanayiye gittim. muhtemelen yıllardır otobüs kullanan adam frenlerde bir terslik olduğunu farketmez mi abilerim ablalarım? durup dururken fren patlamaz, mümkün değil. mutlaka aşınmasıdır, eskimesidir vardır bir şeyi ve öyle farkedilmeyecek şeyler değil bunlar. düpedüz 5-6 ayın ihmalkarlığı olacak.
bir yandan da olay üzerine yazılanları okuyorum bir kaç sekmede. Bu ego otobüsü kaza yapan iki otobüsün arkasında bekliyormuş. O ego otobüslerinin kaza yapma saçmalığı apayrı zaten. arabalarda hasar yoksa dahi, arabalar birbirine en fazla çizecek kadar hasar vermişse dahi kaza anında oldukları yerden kıpırdamaları yasak. günden güne istanbul'la aşık atmayı geçip daha beter olmaya başlama eğilim gösteren ve ego, özel halk otobüsü, dolmuş ve taksi şöförlerinin kayda değer bir kısmının manyak olduğu bir şehirde ne kadar mantıklı bir hareket değil mi trafiği daha da kitlemek! bu şöförümüz birden sağa kırma kararı alıyor direksiyonu. Yayaların olduğu tarafa. kaldırımdan tarafa yani. aklı başında bir insanın yapacağı bir şey gibi gelmiyor. "direksiyon hakimiyetini kaybettim" diyor adam sadece. ne fren diyor ne bir şey. "hakimiyetimi kaybettim ve" -çok afedersiniz- "12 insanı biçtim" diyor. resmen.
üstüne üstlük adam manyak çıkarsa şaşırmam. zira azıcık trafik deneyimimle bile ben egosundan, taksisinden, dolmuşundan, halk otobüsünden payımı aldım. kontrollü, sinyalli yolu kontrol ederek ana yola kurallara uygun çıkmama rağmen, beni gördükçe hızlanıp kaldırıma sıkıştıran ego mu olmadı? benzin pompası tıkanıp yolda stop ettiğimde "kullanamıyorsan geçme oraya bacım" diye çemkiren taksici mi olmadı? sinyal vermeden en sağ şeritten sola dönen, çarpmaya milimler kala durduğum, üstüne bir de "önüne baksana"yı takiben küfür yediğim otobüs şöförü mü olmadı? iki arabanın aralarında aynaların çarpışmamasına yetecek kadar boşluk olacak şekilde anca geçebildiği sokakta yolun ortasında durduran dolmuşçuya arkamdaki bilimum 20 araçla korna çaldığım için adamın inip küfretmediği mi olmadı? Aynı dolmuşçu hala yolda oyalanırken daracık boşluktan dikkatle ve hiç temassız geçtiğim halde adamın yolcu dolu dolmuşla önümü kesip "dolmuşa sürttün, arabamı çizdin." in deyip tehdit etmesi ve arabayı kontrol edip bi halt bulamadıktan sonra dahi küfrede küfrede gitmesi mi olmadı? bu bahsettiğim araçların sol şeritte ben 110-120 ile giderken arkadan selektör yapa yapa gelmesi mi olmadı? (az buz çıldırmamışımdır "ulan sen ego sürüyorsun bu ne acele aqü yüz metre sonra sağ şeritte durup yolcu alacaksın?" diye)
velhasıl, ankara'nın toplu taşıma şöförlerinin gerçekten azımsanamayacak kısmı: manyak ve kendini süper şöför zannediyor. hepsi demeyeceğim zira acemi günlerimde çok yardımı dokunan, tavsiye veren, istop ettiğimde korna çalanlara "siz ananızdan ehliyetle mi doğdunuz" diyen abiler olmadı değil. ben o manyaklar yüzünden (ve belki sayesinde) erkek gibi araba kullanmaya başladım. buna rağmen hala bu bahsettiğim araçlar trafikte yanıma gelince korkuyorum, geriliyorum. benim gibi düşünenler de zannetmiyorum ki azdır.
Özetlersek; bu facia kaza değil, düpedüz ihmalden kaynaklanan cinayettir.
tümünü gör