kayıt

sağlam fuhuş dönen bir otelde kalmak

  1. 1
    insana gece gece garip entryler kastırtabilecek bir seferilik halidir.

    şirin karamürsel ilçemize bir iş için geleli birkaç gün oldu. bu sefer de, daha önce pek çok sefer misafir olduğum deniz kenarındaki otelde kalmayı tercih ettim. artık otel personeli ile neredeyse ahbap olmamız sonucu kendimi, bildiğim ortamın o hiçbir ısıtıcı sisteminin sağlayamayacağı sıcaklığına teklifsizce attım. zaten buraya her gelişimde, sağolsunlar hiç hata yapmadan, hep 203 nolu odayı bana verirler.

    uyku düzenim her zaman bozuktu. ama bu zamana kadar hangi saatte yatmış olursam olayım, ölü gibi uyurdum. şantiye işinde bütün gün ayakta yorulan bedenim, bir kez uykuya daldıktan sonra ona sıkı sıkı sarılırdı. bu seferimde ise, havanın iyice soğuması sonucu dengesi şaşan bünye düzenini bir türlü bulamadı. gecenin garip saatlerde uyanıp bir daha uyuyamak sonucunda, bu şirin mi şirin otelin kaç sefer kaldığım halde hiç bilmediğim bir başka özelliği ile tanışma fırsatını(!) buldum.

    gözüme uyku girmeyen ilk gecemde sabahın henüz karanlık bir saatinde uykunun beni tekrar koynuna almayacağını anladığımda bilgisayarımı açıp internette gezinmeye karar verdim.

    *** ekşi sözlük/ başlık: premodern olanı modernizm eleştirisiyle savunmak ***
    "... burada esas olan modernizmin hatta türkiye'dekinin adıyla '' görgüsüz modernizmin'' ve onun kibirli elitizminin dayattığı merkezileşmiş katı aklı, postmodernin.."
    - (üst kattan) gırç gırç gırç gırç
    + höööö?
    "... ama postmodernizm, küresel kapitalizmin koyun postundaki kurdu... neyin ne kadar pis..."
    - (bu sefer sanırım kaldığım katta bir odadan bir kadın sesi) aııığğğğhhhh!!!
    + millet de benim gibi uyuyamadı, sevişmeye karar verdiler galiba.

    evet, ilk gece bütün naifliğimle otele gelen çiflerin aynı saatlerde uykusuzluğu benim gibi kader belleyip çeşitli atraksyonlar gerçekleştirdiklerini düşünüyordum. "neyse, müzik açayım bari" dedim. sapık gibi insanların sevişmelerine kulak kabartacak halim yoktu elbette.

    ertesi gece şantiyeden yine yorgun fakat işlerin planlandığı gibi gidiyor olmasının verdiği huzurla döndüm odama. sırası ile duşumu, yemeğimi hallettikten sonra bir önceki gecenin uykusuzluğu ile erken yattım. planım sabah altıya kadar uyumak ve yeni güne zinde başlamaktı. fakat işlerimi planlarıma uydurmak konusunda gündüz olduğum kadar şanslı olamadım. yine gecenin anormal bir saatinde uyanıp saate baktım.
    + yoooo! allah kahretsin!
    yatakta dönüp durmak fayda etmedi. küfrede küfrede yatakta doğruldum. televizyonun sesini açmadan kanallar arasında gezinmeye başladım.
    - (kaldığım kattan, yine bir kadın sesi) ağğhhh... ağhhh... ağğğğğhhhhhh!
    + her gece her gece... yazıklar olsun ya ne bu kadar bu ya! olan var olmayan var.
    birkaç dakika sonra televizyonda izlemeye değer bir şey bulamayınca "bari resepsiyondaki hüseyin abinin yanına ineyim, çay içip laflarız" diye düşündüm. terliklerimi ayağıma geçirip odadan dışarı kafama uzatacaktım ki koridorda yürüken konuşan bir çifti duydum:
    - - viski mi içersin şarap mı güzelim?
    - viski.
    "viski... helal olsun yengeye" diyerek kapı kapanma sesini bekledim. kapılarını kapatıklarından emin olduktan sonra odamdan çıktım. resepsiyonda hüseyin abi beni güler yüzle karşıladı. yarım saat kadar çay içip sohbet ettik. ikinci kattaki odama ulaşmak için merdevinleri çıkarken birinci katın koridorundan gelen insan sesleri dikkatimi çekti. bu kez merakıma yenilip koridorun başından bakmaya karar verdim.
    - (full makyaj, otuzlu yaşlarının başlarında olduğunu tahmin ettiğim bir kadın, elindeki beyaz zarfı sallayarak) yine bekleriz canım.
    tam o anda öksüreceğim tuttu. elimi ağzıma siper yapıp başımı eğerek iki kere öksürdüm. kafamı tekrar kaldırdığımda korkunç suretiyle iri bir erkek olan şahıs bana "de get! yoksa sırada sen varsın" der gibi bakıyordu. arkamı dönüp hızla odama kaçtım. odaya girdiğimde yine üst kattan inleyen bir kadın sesine yatak gıcırtıları eşlik ediyordu. kerizliği bir kenara bırakmam gerektiğini o an anladım - otelde çok sağlam fuhuş dönüyordu!

    otelde ne olay döndüğünü anladıktan sonraki birkaç akşam artık yavaş yavaş merakımı dizginlemeyi bırakmamla beraber yakalayabildiğim çiftleri otele girerken veya çıkarken gözlemeye başladım. oldukça alımlı telekızlar, salına salına, gelirken de (otele) giderken de gülümseyerek çalışıyorlardı. erkeklerde ise otele girerken biraz aceleci bir hava, otelden ayrılırken ise karnı doymuş bir yırtıcının miskinliği hakimdi. ancak artık gecelerimin fon müziği haline gelmeye başlayan -çoğu zorlama- sevişme iniltileri yavaş yavaş beni benden almaya başladı. sözlüğe, bir konuda gündüz bir yandan amelelik yaparken kafamda yavaş yavaş çevirdiğim bir yazıyı yazmaya çalışırken daha başlarda her cümleyi kilometrelerce derinden çıkarmam gerekiyordu.
    + "... milan kundera'nın (ııaaaahh aahh)!! noktalı virgül kullanımı (garç gurç gurç), fransız edebiyatı ekolünden ziyade (pat - "yavaş ulan karı öldü!) çek edebiyatı etkisinde..(aahh ahh)"

    yazıya da planladığım diğer işlere de boş verdim. sonuçta genç, bekar bir erkektim. duyduğum sesler ve gördüğüm kadınlar aklımı esir etmişti. yine de fuhuşla asla samimi olmamaya yeminliydim. düşüncelerimi başka mecralara kaydırmam gerekiyordu. kaldırdım telefonu, resepsiyonu aradım:

    + bana mutluluğun resmini çizebilir misin hüseyin abi?
    - - odah... servisini ararsanızzz... yardımcı olurlar...

    resepsiyona kadın çağırıp işini görecek hali yoktu hüseyin abinin. ve onun, siki elinde görüntüsü bir an gözümün önüne gelince az önce hissettiğim tüm azgınlık yerini hızla mide bulantısına bıraktı.

    yarın işimi bitirip otelden ayrılacağım. karamürsel'e aynı işin devamı için bir çok kez daha gelmem gerekecek. bu kalışımda şahit olduklarıma rağmen, bu zamana kadar alıştığım otel odamı yine tercih edeceğim. ama o sefer, uykumu seyahat zamanımdan önce düzene oturttuğumdan emin olacağım tabii ki.

    (işbu entry'de geçen otel, insanlar ve olaylar büyük oranda hayal ürünüdür. büyük oranda...)
    #98185 Sweeny Todd | 10 yıl önce
     
  2. tümünü gör