4
"yata yata geçiyorlar" diyenlerin şakaklarına calculus kitabı kadar kalın olan eğitim dersleri kitaplarımın köşelerini vurmak istememe sebep olan; yatmayı geçtim, ödevden, plandan projeden kafamın kalkmadığı bölüm. Ha bize de yata yata bitirirsiniz demişlerdi bulursam o diyenleri de döveceğim. 3 gün ders 4 gün boş olan haftamda günde 8-9 saat ders alınca 4 gün boşlukta ödev yapıp kendime gelmeye çalışmaktan, dönem ingilizcesi olduğu için okurken beyin hücrelerimi milyon milyon öldüren okumalar yapmaktan imanımın gevrediği, halil sezai'ye bağlatan zamanları olan bölüm. aynı zamanda dekanımız toplantılarda ne kadar kabul etmese de -ki haklı, bu şartlara sahipsek çabaları sayesinde çabalamasalar o da olmayacak çünkü- rektörşük tarafından kıytırık bölüm, üvey evlat olarak görüldüğünü de düşünmekteyim. bir de "amaan siz de napıyosunuz ki" diyenler...ah onlar, siz de vahiyle öğrendiniz değil mi güzelim ingilizceyi? değil mi canım?
ingilizcesini geçtim, öğretmenlik gibi bir meslek alay edilen dalga geçilen bir alan olmuş "peh eğitim dersi nedir ki formasyonla alır yaparım ben de" denilip iyice düşürülmüş ya; yeni nesli şekillendirmesi gerekenleri bu hale getiren, toplumdaki yerini "milletvekili maaşları öğretmen maaşından yüksek olmayacak" denilen bir konumdan "en kötüsünden öğretmen olursun"a düşüren, seviyesini düşürdükçe verilen otoriteyi yükseltip verilmesi gereken eğitimi azaltan, öğretmene zavallı gözle bakan, bugünlere gelene kadar öğretmenlerin elinden geçtiklerini unutanların, onlara böyle baktıranların gözümde vatan haininden farkları yok. eğer geri kalıyor, geri gidiyorsak; bu yüzden.