6
notre dame de paris'deyiz bir gün. azizim hıncahınç dolu. kuşluğa yakın çan sesleri. gündelik çalınırmış buralarda öyle öğrendik. fransız halkı hıristiyan, fransız kültürü de hıristiyan kültürü olduğundan mütevellit içeri girdim hemen. önce bekçiyi sonra zangoçu uyardım. "ben inançsızım. burda bunu çalamazsınız. bu durum hıristiyan olmayanların haklarına saygısızlık olarak da değerlendirilebilecek durum" dedim. "beyfendi" dedi bekçi o zenci kırması frasızcasıyla. " burası neresi farkında mısınız? özgürlük, hürriyet ne demek bilir misiniz, iki sokak aşağıda pagoda var, 7/24 tütsü dumanından göz gözü görmüyor, ağzımızı açıp laf etmiyoruz niye? ". ben anlamam dedim. "anlamazsan sikerim senin toynağını davar, tölerans kavramından bihaber çoğunluğa kendi azınlığının kurallarını dayatmaya kalkan faşist." dedi. ağır geldi özellikle biz türkiye'de dincilerle sağcılara faşist derdik. o sırada zangoç geldi. "ne diyo bu şimdi?" diye sordu. "çan çalmayacakmışsın rahatsız olmuş." "sikerimla senin rahatını inancımızın gereğini sana mı soracaz lan kakalak!" dedi. sonra papazlar etrafımı sarmaya başladı. deplasmandaydım. cevab veremedim. doğruca ülkeme döndüm. ne de olsa burası özgürlükler ülkesiymiş. şimdi anladım.
tümünü gör