kayıt

ben bu yazıyı sana yazdım

  1. 4
    Çok sene geçti. Çokuncu yıldayız. Öğrettiklerin acıttıklarından daha fazla, övünmelisin.

    borçluyum sana;

    “kaybetmek” kelimesi çok da ürkütücü gelmiyor artık mesela. kayıp benim için ölümden ibaret. yani kaybetmek bir nevi “allah”a emanet.

    minnettarım sana;

    yalandan da olsa ben varım demelerin için, doğruluğuna inanmasan da hep varım tesellin için. Üzerime doğrulttuğun yalanlarını geri çekmekte geç kalmadığın için.

    mağlubum sana;

    yenilgimin üzerine diktiğim taşlarları bir bir gururla sayabiliyorum, büyük asalet. ve asalet sadece sana mahsus değil-di. ve bu asalet asla gitmece oynayacak kadar kıymetli değil-di.

    hayranım sana;

    tek başına aldığın iki kişilik kararına artık baş kaldırmıyorum. sana mahsus olan “vaktim kıymetli benim” cümlesi üzerine değil kabullenişim. aksine, o kadar çok vaktim var ki emek emek dönüş yolunu kapatıyorum. yeni olayım diye, her şey, herkes en yeni, en baştan olsun diye.

    acıyorum sana;

    var olan özgüven eksiliğini bana geç kalmışlığınla gizleme çaban takdire şayandı. her samimiyetsizlikten olduğu gibi bu fikirden de hep nefret ettim.

    korkmuyorum senden;

    korkuyla başladım sevmek fikrine, çünkü “kaçmak” üzerine şirk koşmayacağın tek inancındı senin. ve inancın her şeyi, herkesi yok saymak pahasına kuvvetlidir, seni iyi bilirim.

    Üzülmüyorum;

    kendime baktığımda bu “gitmece oyunu”nda sobelenemeyecek kadar hızlı koştuğumu görüyorum. belki ben de kaçıyorum, çünkü ben gittikçe sana benziyorum.

    farkındayım;

    pişmanlık yaşadıklarımdan veya yaptıklarımdan bulmaz beni, en sevdiğimdir hata yapmak hatırlıyor musun? ve yaşayamadıklarımızdan sen sorumlusun, neyse ki bu pişmanlığı kaldırabilecek kadar gururlusun.

    biliyorum;

    “kendini sevmiyorsun sen, bir başkasını nasıl sevesin ki?”. Çok haklısın. birini kendinden fazla sevmek ve çok sevmek arasındaki farkı senden iyi biliyorum.


    utanmıyorum;

    suskunlaştığımda sevdiğin ve belki şu an sevgilinle dinlediğin şarkıları mırıldanmaktan,
    sen, ben, biz düşüncesine hala “dost”un omzunda hıçkırarak ağlayabilmekten,
    sesini, yüzünü hatırlamakta zorlanmama rağmen hala adını gülümseyerek zikretmekten,
    sevgisizim diyenlere inat, yine yeniden en baştan, defalarca sevmeyi denemekten

    utanmıyorum.

    son olarak;

    hiç özlemedim seni. hele o taksi aynasından seni son seyredişimi hiç hatırlamıyorum. Çoklar genelde hiçlikle biter, ve biz çokuncu yıldayız.
    #37322 lady tagaga | 14 yıl önce
     
  2. tümünü gör