5
1913 yılında cezayir'in mondovi kasabasında, fransız baba, ispanyol bir annenin çoğu olarak dünyaya gelmiştir. babasını henüz 1 yaşındayken 1. dünya savaşında kaybetmiş, üniversite yıllarında tüberküloza yakalanmış ve ölümden dönmüştür. yoksulluğu gerçekten bilerek ama bunu bir acındırma aracı olarak kullanmayarak, her şeyi olduğu gibi kabullenmiştir. üniversite yıllarında kaleci olarak ciddi bir şekilde futbolla ilgilenmiştir. komünist parti üyesiyken "stalinist komunizme" uzak olması sebebiyle, partiden atılmış ve daha sonraları hümanizme yakın bir çizgide siyasi görüşleri şekillenmeye başlamıştır. 1957 yılında nobel edebiyat ödülünü almış ve bu ödülü aldıktan üç yıl sonra henüz 47 yaşında bir araba kazasında ölerek, kendisine ait olan "her ölüm erken ölümdür" sözünü hatırlatmış, 20. yüzyılın gördüğü en büyük yazarlardandır.
"adam öldürme ve işkence etmenin birer öğreti olduğu ve neredeyse birer kurum haline geldiği bir uygarlıkta, cellatların memur kadrolarına girmeye yerden göğe kadar hakları vardır.
doğrusunu isterseniz, biz fransızlar bu işte biraz geç bile kaldık. dünyanın hemen her yerinde, cellatlar bakan koltuklarına kurulmuşlar bile. yalnız, balta yerine kalem kağıt var ellerinde".
#14702 absurd |
15 yıl önce
tümünü gör