1
7 mayıs 1924 te kurulmuş, günlük gazete. isim babası mustafa kemal atatürk kurucusu yunus nadi (abalıoğlu) dir. yunus nadi aynı zamanda 1924 ten '45 e kadar başyazarlık yaptı, 1945 yılında bu görevi oğlu nadir nadi devraldı ve vefat etmesine rağmen halen ismi başlık altında başyazar olarak gösterilmektedir.gazetenin meşhur siması ilhan selçuk 1962 de vatan gazetesi nden transfer edildi. kuruluşundan beri ikinci sayfasını bilimadamlarına ayıran gazete, en etkin kampanyasını menemen de şehit edilen kubilay teğmen için düzenlemiştir (23 aralık 1930). tarih içinde pek çok kez çizgi değiştirmesine rağmen genellikle solcu-ulusalcı gruba yakın duran gazete, ilginç olarak ikinci dünya savaşında adolf hitler i desteklemiştir.
sanıyorum -milli mücadele dönemi hariç- türkiye tarihinde en çok yazarı katledilmiş gazetedir. 1979 yılından bu yana, cumhuriyet yazarlarına yönelen suikast saldırıları sonucu 7 yazar öldürüldü, 1 yazar da felç oldu. İstanbul Üniversitesi İktisat fakültesi sosyoloji enstitüsü başkanı ve yazar prof. cavit orhan tütengil, 7 aralık 1979 tarihinde levent'te bulunan bir İett durağında, silahlı dört kişi tarafından öldürüldü. tütengil'in cenazesinde çıkan olaylarda yaralanan trt yapımcısı ve yazar Ümit kaftancıoğlu, 11 nisan 1980 günü mecidiyeköy'de iki kişinin silahlı saldırısına uğrayarak hayatını kaybetti. cinayetin sorumlusu olarak yakalanan Ülkücü militan ahmet mustafa kıvılcım ömür boyu hapse mahkûm oldu. İstanbul Üniversitesi anayasa kürsüsü doçenti ve yazar server tanilli, 7 nisan 1974 günü evine giderken uğradığı silahlı saldırı sonucu felç oldu. ankara Üniversitesi İlahiyat fakültesi eski öğretim üyesi ve shp parti meclisi Üyesi prof. bahriye Üçok, 6 ekim 1990 tarihinde evine gönderilen bir kargo paketinin patlamasıyla öldü. atatürkçü düşünce derneği başkanı ve yazar muammer aksoy, 31 ocak 1990 günü ankara'daki evine giderken öldürüldü. gazeteci ve yazar uğur mumcu, 24 ocak 1993 tarihinde ankara'daki evinin önünde park ettiği otomobiline binerken patlayan bomba sonucu öldürüldü. sinemacı ve yazar onat kutlar, 30 aralık 1994'te the marmara oteli'nin pastanesinde meydana gelen patlama sonucu ağır yaralandı ve olaydan 12 gün sonra yaşamını yitirdi. atatürkçü düşünce derneği genel başkan yardımcısı, eski kültür bakanı ve ankara Üniversitesi İletişim fakültesi öğretim üyelerinden prof. dr.ahmet taner kışlalı, 21 ekim 1999 günü ankara'daki evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetti. gazete, olayın bir gün ardından yayımlanan "fotoğrafın üzerindeki çarpı" manşetli haberinde, "türkiye'yi ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyen gericiler, cumhuriyetin aydınlanmacı, ilerici yazarlarını" her zaman hedef gösterdiklerini vurguladı.
şu an fiilen başyazarlı görevini yürüten İlhan selçuk un yoğun bakımda olması ve ankara temsilcisi mustafa balbay ın ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanması sonucu zor günler geçiren gazete, kadrosuna kattığı yeni yazarlarla bu günleri aşmaya çabalamaktadır.
2
türkiye'nin bir gazetesinin adı..
(bkz: cumhuriyet gazetesi)
#26970 mt2atakan |
14 yıl önce
3
türkiye için en yanlış yönetim biçimi.*
#37223 isinylmz |
14 yıl önce
4
sucuk markası.
#37248 chronzon |
14 yıl önce
5
mustada kemal tarafından "kimsesizlerin kimsesi" olarak tanımlanmıştır.
ilan edildiği tarihlerde, idealleri ile (insan) kaynakları arasındaki uçurum o kadar büyüktür ki... h.c.armstrong'un meşhur bozkurt kitabında, kurtuluş savaşı sonrası halktaki genel düşünceyi aşağı yukarı şu şekilde anlatır: "... ilgi alanları yaşamın temel güçlükleri, tarlaları, hayvanları, küçük dükkanları, vergi memurlarının rüşvetçiliği, oğullarının askerden sağ dönüp dönmeyeceği ve yaşlılıklarında kendilerine bakıp bakmayacağı, kızlarının iyi bir kocaya varıp varmayacağı gibi konulardı. kanlarının dırdırı, onlar için ankara'daki meclis'in tüm müzakerelerinden çok daha gerçekti. kahramanları, mustafa kemal ister padişah ister cumhurbaşkanı olsun, barış devam ettiği, yeterli yiyecekleri, yaşayacakları ve uyuyacakları bir yerleri olduğu sürece, onlar için hiç farketmeyecekti."
evet, halk çanakkale ve milli mücadele kahramanının arkasındaydı. ama siyaset her devirde kirli bir işti. mustafa kemal'in kendisini padişah ilan etme hevesi yokt. buna karşın siyasi rakipleri onun muhtemel padişah olma hevesinden hep ürktüler. onun gücünü sınırlandırmak, mümkünse itibarsızlaştırıp devirmek için türlü ayak oyunları fırsat bulunan her seferinde devreye sokuldu. bugünden bakıldığında, cumhuriyet'in tüm sevabı ve günahından mustafa kemal sorumlu tutulmaktadır. oysa ki, onun iktidarı da, diğer bütün iktidarlar gibi, çeşitli çevreler ile ittifaklarla oluşturulmuş bir iktidardır. bu çevrelerle uzlaşmak gerekmiş, bazı planlar -geçici süre için olduğu düşünülerek- rafa kaldırılmış, bazı istenmeyen şeylere de onay verilmiştir. bunun yanında, bugün olduğu gibi o zaman da mustafa kemal adına, aslında onun hiç de onaylamayacağı icraatler de yapılmıştır. özetle, "tek adam"ın, genç cumhuriyet'in gittiği yönde yüzde yüz kontrolü söz konusu değildir. ülke yönetimi ve siyaset, kadro işidir.
kimsesizlerin kimsesi olma iddiasındaki cumhuriyet, bu şartlar altında dar kadrosu ve zorlu misyonu ile yola çıktı. biçimsiz bir taş kütleden gösterişli bir heykel yapılacaktı. zamanın çok gerisinde kalınmıştı. ufak bir çekiç ve eğe ile sabırla işlenmesi gereken taş kütle, bu sebeple balyoz ve kazıkla şekillendirilmeye çalışıldı. bir yanda uçak fabrikası açmaya varan atılımlar gerçekleşirken, köylü halk için toprak reformu bir türlü yapılamadı. bir yanda operalar sergilenirken, diğer yanda alaturka müzik yasaklanıyordu. okur-yazar sayısı müthiş bir hızla arttırılıyor, buna karşın okunacak materyale müthiş sansür uygulanıyordu. pozitivist düşüncenin egemenliğinde halk, makineymişcesine yönlendirilmeye çalışılıyordu. tabii ki bu zorlama birçok yerde dirençle karşılandı. insanlar, ancak karınlarını doyurabiliyorken, allahın gazabını üzerlerine çekebilecek yeniliklere uyum göstermekte hiç de hevesli değillerdi. yerel otoriteler de mevcut durumdan çıkarları gereğince bu korkuları sürekli besliyorlardı. birçok isyan çıktı. ve maalesef bölgede zihinlere nüfuz edemeyen devlet, isyan bölgelerine -maalsef- kangrenli organ muamalesi yaptı. evet, idealleri parlak cumhuriyet, birçok günah da işlemişti.
devlet aygıtının imkanları kullanılarak yaşamların şekillendirilmeye çalışılması, o zamanlardan bugünlere kalan bir mirastır. iktidara gelen her zihniyet, kendisinden öncekilerden öğrendiği bu yöntemi kendi amaçlarına uygun yönde kullanagelmiştir. ama o günlerden, cumhuriyet'in medenileşme ideallerini benimsemiş bir kesim de miras kalmıştır. bu kesim, doksan bir yıllık deneyimi ile bugün, şekilci bir medenileşme yerine doğruyu bulmuş olarak özgürlük idealine, akılcılığa, bilimselliğe gönül vermişlerdir. "imama kızıp orucu bozma"maktadırlar. cumhuriyet'in nimetlerinin farkındadırlar.
cumhuriyet'i anlamış herkesin cumhuriyet bayramı kutlu olsun.