2
şu ara yazarlarımızın* üşendiği aktivite. canımız sağolsun size bir şey olmasın *
1
içten gelen, gelmesi gereken bir aktivite.
"yazmasaydım çıldırırdım" diyen yazarlar akla gelir bazen. böyle zamanlarda kendini ifade etmeye yetmez arkadaşlarla yapılan sohbetler, dertleşmeler. yaşanmışlıklar öylesini doldurur bazen insanı. ve olan biten çokça rahasız eder, fakat birinci elden müdahale etmek de namümkündür olan bitene.
ferhan şensoy'a ustası haldun taner öğütlemiş: iyi yazmak için onu bir meslek gibi benimsemeyi. ""her sabah daktilonu önüne alıp dükkanı açacaksın. aklına bir şey gelmiyorsa gördüklerini yaz." demiş. eli yazıya yatırmanın en iyi yöntemi olsa gerek onu bir alışkanlık haline getirmek. ama yazmaya materyal de gerek. olan biteni takip etmek, yeni fikirlere açık olmak gerekir. kendini ve zaten söylenmiş olanları tekrar etmekten kurtulmanın başka yolu yoktur.
yazı yazanın en büyük endilşesi de okunup okunmadığı olsa gerek. "kendi zamanında anlaşılmayan dahi yazar" efsaneleri bir iki elin parmaklarını geçmez. yeni yazılar yazabilme, eserler yaratabilme isteğininin en verimli besleyeni okunduğunu ve takdir edildiğini bilmektir. öyle ise okunabilecek şeyler yazmak gerekir. kitabın kapağını açanı, yayımlanan yazının linkine tıklayanı kendi dünyamıza davet ederken albenimizi arttırmak gerek. dinlemeye değer hikayeler oluşturabilmek, yazılan dilin olanaklarını en cambazca kullanabilecek hüneri geliştirmek gerek.
eninde sonunda, yazmaktan keyif alabilmek gerek sevgili kalem dostları. kağıdı, sizi sabırla dinleyen bir dost olarak görebilmek çok yardımcı olacaktır. ve unutulmaması gereken empati de girer işin içine: size anlatılsa dinlemeyeceğiniz şeylerle ne kağıdınıza ne kaleminize eziyet etmemek gerek.