1
(bkz: hayata dair iç burkan detaylar)
sanırım insanın en aciz kaldığı durumlardan biri de bu olsa gerek. ilk kez göz göze geldiğiniz o anı tekrar tekrar gözünüzün önüne getirir; acaba ne zaman, hangi durakta inecek diye düşünür durursunuz.
"aynı durakta insem ve peşinden gidip konuşmaya çalışsam mı?" diye kendi kendinize defalarca sorarken "ama beni ya sapık zannederse ve terslerse?" korkusu ile derin bir çaresizlik yaşarsınız.
oturduğu koltuktan kalktığı an saniyeler içinde karar vermek zorunda olmanın baskısı, cesaretinizin korku ve utangaçlığa mağlup olacağı endişesi sarar etrafınızı. kalp atışları hızlanır, eller titremeye başlar ve sırtınızda hafif bir soğukluk meydana gelir tabii bu sırada.
otobüs durağa yanaşır, kapı açılır ve o iner. kalbiniz, tüm vücudunuz peşinden gitmek için çırpınırken sanki yere en acımasız çivilerle sabitlenmiş ayaklarınız engel olur her şeye. hareket etmemek için elinden geleni yapar, dakikalarca kurduğunuz tüm masum hayalleri alır götürür.
kafanızı hüzünle cama yaslarken onunla tekrar karşılaşma umuduyla boş ve anlamsız hayatınıza devam edersiniz.
2
bu olayın metro versiyonunu yaşamış bir kişi olarak; kızılay-batıkent istikametinde 23.08.2014 tarihinde saat 16.20-16.30 arasında akköprü-yenimahalle arasında bulunan metrodaki o kız.. daha önceki tüm mutluluklarımı unuttuğum, açık açık: "oha buldum ben ölene kadar beraber yaşayacağım insanı" dediğim ve içimde inanılmaz hislerin uyandığı o 10 dakikayı bana yaşattığın için sana teşekkür edememek 1 haftalık uyku bozukluğu ve hayattan tat alamama sebebim olmuştu.