2
kadın ansiklopedisi yapılsa en çok yer kaplayacak olan trip bölümüne alınacak olan ifade.
şu çiçek alma klişesine ben de bir şey söyleyeceğim. neden sadece erkek çiçek almak zorunda la? biz çiçek sevmiyor muyuz? ben karanfili çok severim mesela. bir tane sevgilim de karanfil getirsin bana. yok!. aynı mantıkla giderek diyorum ki çoğu kadın odundur. rabbena hep bana. oldu mu şimdi aynı mantığı uygulayınca? büyüyün biraz büyüyün. bir defasında hocama bizim bahçeden çiçek koparıp götürmüştüm küçükken. çok sevinmişti. ertesi gün yine götürdüm. sonra yine. eşeğin a.ına su kaçırmıştım tabiri caizse, ki caiz, yaş da küçük olunca bu vecizeyi bilmiyordum, bilseydim yapmazdım. bildiğim en ayıp kelime salaktı, onu da s.lak diye yazıyordum terbiyem bozulmasın diye. neyse hoca "artık çiçek getirme koparınca ölüyorlar yazık dalında güzeldir çiçek" dedi, yani "artık eşeğin a.ına suyu kaçırdın sen de" demiş aslında, o zaman anlamamıştım, şimdi anlıyorum. yani bunu niye anlattım çünkü hala karanfil kokusunu severim ve gördüm mü koparırım acımam, bana da çiçek alın la gelecekteki sevgililer eş eşler haremler vs., buraya yazdım, haberiniz olsun.
1
ikili ilişkileri baltalayan bir düşünce yapısının soru cümlesi olarak kendisini açığa vurması.
sayın prof. dr. ceylan daş'ı da referans göstererek, bu cümlenin çoğunlukla kadınlar tarafından dile getirildiğini ekleyelim.
kafadan geçen: "ne istediğimi ben söylemeden anlasın, anlaması lazım. lafın tamamı eşeğe söylenir. kaç yıldır sevgiliyiz/evliyiz."
ideal ilişki biçimini "bir olmak" olarak algılamak, maalesef hem ilişkiye giren her iki tarafı çok yıprattığı, hem de sürdürülebilirliği olmayan bir ilişki biçimini idealize ederek ilişkiyi başarısızlığa mahkum ettiği için çiftleri mutsuz etmektedir. bir olmak sürdürülebilir değildir, ama beklentiler hep bu seviyeye göre ayarlıdır. bahsi geçen cümle kalıbı da bu seviyedeki beklentilerin yerine getirilememesi sonucu, ilişkinin aslında ne kadar acıklı boyuta taşındığının göstergesidir.
anlaşılması gereken şudur ki, ilişki ne kadar yakın ve samimi olursa olsun, iki insan iki insandır. ve iki insanın anlaşabilmesinin şu anki yegane yolu diyalog kurmaktır - telepati değil. klişe "erkeğin kadına çiçek alması/almaması" olayını ele alalım: kadınlar şu tarz bir cümle hiç kurar mı: "arada bir bana çiçek getir" hayır, bu cümle en iyi ihtimalle kaideyi bozabilme ihtimali olan sayının mikroskopik bir kesrine denk gelecek sayıda edilmiş olabilir. ancak yine de arada sırada kadınına çiçek götürmeyen erkek "öküzdür, hırttır, mağara adamıdır(!)". bu şekilde asla dile gelmeyen beklentiler, partnerinizden imkansızı istemek, ona altından kalkamayacağı bir sorumluluk yüklemektir.
hem talep dile getirilince karşılık alabilmiş olmak, hiç de sanıldığı gibi bu yerine getirme eyleminin değerini düşürmez. siz söylenmeden bir şeylerin olabilmesi, ancak karşınızdaki insanın aynı isteği duyması ile mümkün olabilir. oysa ki siz "bunu istiyorum" dediğinizde partneriniz; hiç kafasında olmamasına rağmen bu istediğinizi önemseyecek, onu gerçekleştirmek için kendisine ayırabileceği vakitten ayıracak, emek verecek hatta belki hiç istemediği bir ortama girecek - sadece siz istediniz diye. bunun kıymetinin teslim etmek mutlaka öğrenilmeli.