kayıt

aksilik

  1. 2
    Yine söylüyorum, bir başladı mı ardı arkası kesilmiyor. Üzülerek söylüyorum ki bugün doğruluğunu en azından benim için bir kez daha kanıtlamıştır. Aslında üzülerek değil, çıldırarak söylüyorum tahammülüm kalmadı. Tek mağdur ben olmadığım için de ses çıkarmıyorum, zaten olabilecek bir şey bu ve bunun için açıkça kimseyi suçlayamam ancak her şey üst üste gelince dayanamadım yazmaya karar verdim. Saat şu an 06.07, yaklaşık 2.5 saattir Abant’ta dinlenme tesislerinde volta atıyorum, bir yandan götüm donuyor öbür yandan otobüs tamire gitmeden önce bagajdan kedimi alamadığım için içim içimi yiyor. Ama işte aksilikler bir başladı mı ardı arkası kesilmiyor ki. Neyse baştan anlatayım o zaman.

    Yaz okulunun bitmesiyle artık eve dönme vaktim geldi, ben de Cuma günü saat 23.59’daki kamil koç istanbul otobüsüne bilet aldım. Aslında hiç hoşlandığım şey değil, normalde olsa 7-8 gibi ulusoyla giderdim ancak bu sefer yanımda kedim vardı ve arayıp konuştupum firmalar içinde kediyi almayı kabul eden sadece kamil koç çıktı ben de aldım bileti. Hareket saatinden 15-20 dk kadar önce aşti’ye vardım da, geç de kalmadım aslında. Askerlik sezonu açılmış ola ki peronların yarısında havaya atılıp tutulan insanlar, tekbirler, marşlar... Normalde hiç aşti’den gece binmemiştim, her zaman böyle mi oluyor bilmiyorum ama ilk defa bu kadar değişik bir kalabalık, bu kadar çok otobüs gördüm diyebilirim. Adeta doğal bir afet olmuş da toplanma yeri aşti seçilmiş gibiydi, bu kalabalığın içinde doğru otobüsü bulmak da büyük sıkıntı. Tek tek önlerinden geçerken nereye gittiklerine baka baka 10 dakika kadar dolaştım ve en sonunda tek bir istanbul arabası olduğunu düşünüp bavulumu verdim – ki o an oradaki tüm otobüslere baktım ve yalnızca bir tanesi istanbula gidiyordu- yukarı çıktım ve biletimdeki koltuk numarasında başka birilerinin oturduğunu gördüm.

    Tam bu noktada saat 06.23’te otobüs geldi, kalanı şu an sakin kafayla evde yazıyorum.

    Hemen otobüsten inip yazıhaneye koştum, kamil koç bankosunun arkasında 8-10 kişi vardı ve tam bir wall street havası hakimdi. Bankonun bizim tarafımızda da 3 sıra insan ya bilet ya da soru sormayı bekliyordu ancak bizle ilgilenen yalnızca 2 en fazla 3 kişi oluyordu. En sonunda biri dayanamadı, sert yaptı, çalışanlardan birine sesini yükseltti. Hoca da durur mu, o da yükseltti, sonra tehditleşmeler o eli indirler derken karşıdaki mağdur olduğunu düşündüğüm müşterinin çalışanı itmesiyle diğer tüm çalışanlar göz açıp kapayana kadar önce masaya sonra bankoya basıp karşı tarafa atlayarak adamı kovalıyorlardı. Adamda da hiç akıl yokmuş o kadar kişi üstüne geliyor hala oralarda kaçıp gittiği yok. Ve bu olaylar yaşanırken benim bavulum hala otobüste, benim otobüsün o olup olmadığı bilinmiyor. Zaten o adam gittikten sonra çalışanlar kendi aralarında da tartışmaya başladılar, en üstleri artistlik yaptı almayın kamil koçtan bok gibi firma hadi kapatıyoruz falan dedi. Baktım bu adamlardan bana bir hayır geleceği yok koştum bavulumun olduğu otobüse, hareket etmiş kapısını kapamış tam hızlanacak koşup yetiştim kapısına vurdum, dedim böyle böyle allaseniz yer varsa alın yoksa şu bavulu verin. Muavin indi verdi sağ olsun, bütün otobüsü de 1-2 dk beklettim eğer burda o otobüsten biri varsa özür diliyorum ama tamamen kaptanın ve içerdekilerin dalyaraklığına oldu bu iş. Bavulu ve kediyi aldığımda saat 00.30 olmuştu çoktan. Tekrardan bankoya gittim, dedim böyle böyle, dediler o otobüs kalktı. Diğerlerinde de yer yok. Dedim o zaman paramı verin bari, dediler online bilete bir halt edemiyoruz. Dedim yapacağınız işin ben, sıradan diğer şirketlere otobüs sormaya başladım derken 2-3 banko ötesinde oskar turizm vardı. Kamil koça ulusoy'a vermediğim parayı onlara verdim, otobüs de aştinin içinde değilmiş, önünde yolun kenarında bekliyormuş bir de oraya yürüdük. Sonra otobüse vardığımda anlaşıldı ki benim koltuğu ve benden başka 2 kişinin koltuğunu da birden fazla kişiye satmışlar. Tam küfrü basacakken bir kişilik yer var dediler, ben kaldım diğer 2 genco indi mecbur. Barzo tiplerin arasında arka 5’lide omuzları ne yapıp ederim de en rahat, en temassız hale gelirimi falan düşünüyordum ki adamlar muavinin elinden su şişesini bile aldı. Zaten sabah gözümü açtığımda sigara dönüyorlardı. Dedim artık iyi kötü girdik bir sike, otobüse attık kapağı bir türlü geçer bu yol bu da biter derken abant'ta mola verdik. 45 dakika kadar sürdü mola ama molanın sonunda bizi bekleyen bir sürpriz vardı ki otobüs sola yatık duruyordu, hiç gideri yoktu. Körüğü patlamış meğerse, ara gazla falan kurtaramayınca değiştirelim dediler, değiştirecek adam da o sırada başka otobüse bakıyormuş duyumunu aldık. Sonra bizi otobüsten indirip tamir edileceği yere götürdüler otobüsü ve adam gitmeden önce 15-20 dakikalık işi var demişti. 04.30’da gidip 06.07’de döndüğü için otobüs inanmadığıma pişman değilim. Ve bu süre zarfında hani gelir herkesi alır gider veya artık çok oldu ha geldi ha gelecek diye hep dışarıda gezdim, bunu da kaçırma lüksüm bir yandan da kediyi merak ediyorum acaba kafesinde iyi mi miyavlıyor mu bir yandan da kamil koç yaraklara gelmeseydi şimdiye eve varmıştım diyorum kendime, ağlamamak için zor tuttum kendimi. Kimseye de atar yapasım yok, bu saatte uyanık kimse de yok konuşayım dertleşeyim o yüzden içimi sana kusuyorum sözlük. En sonunda eve sağ salim 08.30-08.40 gibi ulaştım ama ne vücut kaldı ne kafa, zaten Cuma da çok erken ve hareketli başlamıştı ve de gün boyunca da öyle devam etti sağ olsun. Sonuç olarak bir kediyi otobüste getireceğim diye çekmediğim dertler çile kalmadı, o da pek memnun değildi halinden. Ayrıca ikinci otobüsün muavininin yanındayken dedim abi bak bu hayvan bu sepetten çıkacak gibi, üstüne hafif yollu bir çanta gibi bir şey koy istersen, adam da dedi ki kaçarsa kaçsın boş ver kedi değil mi buluruz yenisini. Çok şükür bunu ciddi söylememişti ama o ana kadar yaşadıklarımın üstüne dalma isteği uyandırdı.

    Sınanıyorum sanırım, gününün iyi geçmesi dileğiyle sözlük.
    #89257 originofsymmetry | 10 yıl önce
     
  2. 4
    Evden cikarken baslayan yagmurun bir dolmusu kacirip ikincisini beklerken gavura yagar gibi yagmasi, dolmusa binildigi an yagmurun durmasi, zaten dona kadar islanilmisken camlari kapali dolmusta treni kacirma riskinin de etkisiyle bir de boncuk boncuk terlemek, dolmustan inmek uzereyken yagmurun tekrar siddetlenmesi ve gara kosarken bana eslik etmesi. Ama butun bunlarin ustune trenin kalkmasina 5 dakika kala yetisince gelen tatmin, paha bicilemez. Ayagimi iki pabuca sokan, bir damacana suyu bir saatte getiren erikli'ye; dolmus beklerken yayalari gormesine ragmen basmak suretiyle kenardakileri islatan soforlere ve son olarak halihazirda yasadigim heyecana heyecan katan james hunt ruhlu dolmus soforune tesekkurlerimi borc biliyorum. Gunun guzel olsun sozluk.
    #102732 originofsymmetry | 9 yıl önce