kayıt

çocuk bayramı adı altında çocuklara işkence etmek

  1. 1
    her yıl daha da artarak devam eden çocuk işkencesi eminim ki bu yılda statlarda yerlerini almıştır yüzlerce çocuğu sıraya sokup zorla bir şeyler dinlettirip bir şeyler izlettirmek nasıl bir bayramdır sorgulamak gerekir. çocukların dini bayramlardaki özgürlüğünü bu bayramlarada verirsek eminim ki resmi bayramlar daha çok önemsenir olacaktır. ya da çocukları mutlu edecek şeyler düzenlesin okullar en azından ya dimi ama
    #11316 w4rdoom | 15 yıl önce
     
  2. 4
    öncelikle cocuk bayramı fikrine kesinlikle karsı degilim, teoride devletin bir gününü tamamen cocuklara ayırması gercekten de takdir edilesi, benim sorunum pratikte.

    ilkögretim yıllarımı geride bırakalı pek de fazla olmamasına ragmen cocuk bayramlarıyla ilgili hatırladıgım tek sey önümde sıralanmıs enselerden baska hicbir sey görememem. cocuk bayramı rutinini anlatmak burada oldukca faydalı olabilir.

    yaklasık yirmi gün öncesinden hazırlıklara baslanır ki bizim ilcede, bursa'nın oldukca büyük bir ilcesi, ögrenciler dans etmezdi, sadece bütün ilkögretim okullarından ögrenciler bütün ilce boyunca yürütülüp tören alanına alınırdı. tek özel sey bando takımları, onlar da yirmibes yıldır aynı seyleri caldıgı icin pek heyecan verici birsey yok. neyse, dedigim gibi yirmi gün öncesinden beden derslerinde hangi ögrencilerin korteje alınacagı, nerede duracagı falan kararlastırılır. daha sonra bayram günü sabah sekizde okulun bahcesinde bulusulması, yoklama alınacagı, gelmeyenlerin cok kötü durumda kalacakları falan söylenir. simdiki aklım olsa hayatta gitmem, o zamanlar baya korkakmısım ama secilmeyen arkadaslar sıcacık yataklarında mısıl mısıl uyurken sabahın köründe hicbir sey göremeyecegin bir törene katılmak pek de tercih edilesi degildi, sevdiginiz kız secilmediyse tabi. birkac yıl sonra tören alanında kızlar ve erkeklerin ayrı ayrı tutuldugunu gördügünüzde, bu da pek sevk vermez.

    okulun bahcesinden tören alanına kadar yürünür ki törenler ya sahil şeridinde ya da stadta yapılırdı. ilçenin ana caddesi üzerinde dakikalarca yürünüp tören alanına varılır, protokol selamlandıktan sonra (garnizon komutanını ve kaymakamı ancak bu sırada görebilirsiniz,(bkz: sirinler), ilerleyen saatlerde sadece seslerini duyarsınız) üc sey bas gösterir: birincisi önünüzdeki enselerden dolayı hicbir sey göremezsiniz. sıraların bozulmaması gerektigini söyleyen ögretmenler de öne gecmenize izin vermezler. ikincisi müthis susarsınız, sahildeyseniz cesmelerden bir sekilde su icersiniz ama stadta sıcaktan kavrulup susuzluktan dudaklarınızı kemirmeye baslarsınız ki birkac yıl sonra herkes akıllanıp kendi suyunu getirmisti, alt sınıflar hala perisandı tabi. ücüncüsü, dört saat boyunca ayakta durmak zorunda oldugunuzdan ne kadar velet de olsanız, yas ilerlememis de olsa ayaklarınız agrır, "lan kacıp eve gitsem hoca görür mü acaba" diye söylenmeye baslarsınız ki ne kadar sıkılmıs olabileceginizi anlatamam burada. hani bir aralar trt saat onikide yayını keserdi, sacma bir bip sesiyle saat akardı, onu dört saat izlemek gibi birsey. üst sınıflar "kacmayın olm, okula dönünce yoklama alıyorlar" derler ki kortej eksik görülmesin, kendileri rahat rahat kacabilsinler. (bkz: mini cakal)

    tiz sesli bir veledin hicbir sey anlasılmayana kadar bogazını yırtarak okudugu siirler, halk oyunları ekiplerinin bursa'nın ufak tefek taslarını sayması, askeri veterinerlerin köpekleri hoplayıp zıplatması falan da bitti, kaymakam hoparlörlerden boguk gelen sesiyle birseyler söyledi ve geri dönüs basladı. gercekten eglendiginiz kısım bu kısımdır cünkü disiplin denen birsey kalmamıstır, kortejin yarısı ayrılanana kadar da kimse gelip yanınızda yürümedigi icin kacması kolaydır. tekrar okula dönülür, müdür müthis gaza getiren bir konusmayla ne kadar önemli bir is basardıgımızı, okulumuzun adını ne de güzel temsil ettigimizi falan söyler ki biz o sırada okulun tuvaletlerinden su iciyorken "holeyy süperiz biz aslanız lan" falan deriz, daha sonra da evlere dagılınır, televizyonda ankara'nın bir okulundan secilip basbakan koltuguna oturmus veletler, diger ülkelerin cocuklarıyla ne de cok eglenen cocuklar görülür ki hep kıskanmısımdır.

    ilkögretim nostaljisinden sonra, ben daha yazardım ama yerim dar, demem odur ki birkac yüz sanslı cocuk dısında cocuk bayramları pek de cocuk bayramı olarak gecmez, gercekten cocuklara bayram yasatılmak isteniyorsa daha ici dolu isler yapılması gereklidir. yine de o günleri özlemedim de degil sözlük.
    #11489 fingolfin | 15 yıl önce
     
  3. 6
    çocuk bayramıymış. hangi çocukların bayramı? sokakta mendil satanların; 5 yaşında ailesini geçindirmeye çalışarak, aç uyuyanların, 12 yaşında evlendirilenlerin, hatta anne olanların 14 yaşına girerken, sokakta uyuyanların evsiz, öldürülenlerin, gözaltındakilerin, suçlu ol(durtul)anların, en iyi ihtimalle her yıl aynı şiiri aynı sesle aynı yerde aynı vurgularla okutulanların, ya da devlet 'büyük'lerinin koltuklarına oturtulanların ezbere bilgilerle.. hangi çocuklar nasıl kutlamalı bayramı. kim kimi kandırıyor çocuk bayramı diye? yırtık ayakkabılarını yürürken saklamaya çalışan çocuklar fotoğraflandı bu 'bayram'larında. eski kıyafetlerinden utandırılanların bayramı. çocuğun dili, dini, milliyeti yoktur.. ama her 23 nisanda görülür ki, aslında vardır. çocuk bayramıymış, keşke 'çocuklar sadece bir gün düşünülmemelidir.' diye yapabilseydim eleştirimi, nitekim bir gün bile düşünülmüyorlar. hırsların kurbanı olup evcilik oynattırılıyorlar şanslıları, diğerleri ise takvimi unutmuş zaten, hatırlatılmıyor..
    #11519 geist | 15 yıl önce