1
dönüşüm adına şehir, mahalle kültürünü yok eden hede.
(bkz: rantsal dönüşüm)
2
gelir seviyesi düşük insanların derme çatma evlerinden kovulup, yerlerine büyük inşaat şirketlerinin beton dikip para kazanması olayıdır.
#79619 rugosa |
11 yıl önce
3
Türkiye'de anlaşılamamış konu.
#79654 dadada |
11 yıl önce
4
doğru düzgün elinde tapusu olan kişi için bulunmaz nimet ama yıllarca kaçak köçek, başkasının hakkını gözetmeden "şimdi burda kalıyoruz ama yarın birgün nolur acaba" diye bir kere bile düşünmeyenler için ise tam bir adaletsizliktir (!)
tavanı 2 metreyi zar zor bulan, derme çarma, kışları soğuğu insanın iliğine kadar hissettiren, yazın sineği böceği karıncası eksik olmayan, boyası badanası hiç bitmeyen gecekondularda oturanlar için 80 metrekare doğalgazlı ev şato değil saraydır adeta.
geleceğini biraz düşünüp yasal olarak tapusunu alan evini yapan zaten mağdur olmamaktadır.
asıl rant peşinde koşanlar hakları olmadığı halde cazgırlık yapanların yanında olup durumdan nemalanmaya çalışan anarşist gruplardır.
ha bir de mahalle kültürü var değil mi. vah be ne zamandan beridir etleller varoş mahallelere "mahalle kültürü" der oldu.
ha bu arada ben de o varoş mahallelerde büyüdüm. o mahallelerin nasıl bir yer olduğunu bildiğim kadar apartman entellerinin varoş mahallelere ne şekilde baktıklarını da bilirim.
#79658 fenomenon |
11 yıl önce
5
(bkz: bir kaçınılmaz olarak gecekondu)
(bkz: gecekondulaşmanın nedenleri)
(bkz: Toki gerçeği)
(bkz: köyden kente göç)
(bkz: işsizlik)
(bkz: şehirlerin umut kapısı olması)
(bkz: taşı toprağı altın istanbul)**
#79691 dadada |
11 yıl önce
6
devlet size sıcak ev vermiş daha ne istiyosunuz, değil mi ama? efendim şimdi bu anarşist gruplar da biraz abartmıyor mu? sen hem gel tapusuz yerde otur, sonra devlet bize bakmir?
işte bu kafa iki adım yukarıdaki kafa, sağcı kafa, düşünmeyen kafa, salt kafa...adamın tapusu neden yok düşündün mü? çünkü insanlar sanayi hamlesinden sonra büyük şehirlere geçimini sağlamak için gelmek mecburiyetinde kalınca sermayedar-lar- ve devlet işbirliği konaklamayı da mevla çözsün dedi. bir kısmı yalnız, bir kısmı ailesiyle birlikte göç eden insanlar bir yerde oturmak zorunda ve onları buraya göç etmek zorunda bırakan ekonominin sahibi devlet ve "asıl" sahibi sermayedarlar o insanlara bir adres göstermek mecburiyetinde. devlet çözüm buluyor neyse ki. gelişmekte olan bir şehirde boş arazi mi yok, dolu. " git bir araziye yerleş. ne ben seni gördüm, ne sen beni." yeter ki fabrikalarda çalışacak ucuz iş gücü bir yere kaçmasın ama masraf/yük da olmasın. sonra şehir sen geliş, kocaman ol. devlet kapıyı vurmaya gelir. "kardeşim senin tapun yok, bişeyin yok*. bak her yerde plazalar dikilmiş, bu gecekondunun ne işi var burada, kentimizin görüntüsünü bozuyor. ama yine devlet babalık bizde kalsın seni açıkta komuyoz, sana göt kadar sıcacık yuva ama burdan bir 20 km kadar uzakta."* şehrin kalkınmasını sağlayan sen, arazi değerlenince zorla yerinden edilirsin böyle. kentsel dönüşüm palavrasına hala "kentin iyiliği için" yorumu yapan üniversitelilerin olması ne tuhaf. gidin ekümenopolis'i izleyin arkadaş. sermayenin nasıl işlediğini görmek için even the rain izleyin. ön yargılarınızdan sıyrılıp düşünün biraz. samsunda toki bodrumunda insanların nasıl öldüğünü bir düşünün. ne kadar izleseniz de okusanız da dönüp dolaşıp burada düğümleniyor mesele(ler);
düşün !!
olasılık atom fiziği
ve bizi biz eden amansız sevda...
#79836 dreamer |
11 yıl önce