8
ermeni halkına büyük eziyetler yaşatıldığına dair bugün şüpheye hiç yer yoktur. bugün bunu inkar eden kimse kalmadı. varlık vergisi, 6-7 eylül olayları, maraş katliamı vs. haşmetlü devletimizin gerek gördüğü(!) takdirde katliam yapmakta beis görmediğini biliyoruz. bunları da reddedenlere pek laf anlatılamaz zaten, lafımız az buçuk mürekkep yalamışlara.
katliamı reddedenimiz yoksa da; düşmanca söylemlerin bitmesi, acıların paylaşılması karşısında en büyük engellerden birisi ise ermenistan devletinin ve 1. dünya ülkelerindeki ermeni diasporası önde gelenlerinin tavrıdır. her etki, kendisine denk bir tepki doğurur. buradan bakınca da ermeni milliyetçilerinin isteğinin hiç de öyle güzelce düşmanlıkları bitirmek, yerinden yurdundan edilmiş insanların baba toprağına geri dönmesi ve dostluğun tesisi olduğu gibi durmuyor. o dönemde yaşananların tarifi için tepkisel değil gayet bilinçli olarak hukuki bir terim olan "soykırım" kelimesinin kullanılması, ermeni milliyetçilerinin türkiye ile hesaplaşma arzusunun en büyük göstergesidir. soykırımın kabul edilmesi ile birlikte ermenistan'ın taleplerinin ne olduğu da, 1915 olaylarının yüzüncü yılı için hazırlanmış ermeni ulusal bildirisi'nde açık seçik anlatılmış (bkz: sevr) http://armeniangenocide100.org/files/uploads/2015/02/declaration-tr.pdf karşıdan gelen ve buram buram milliyetçilik kokan etki bu kadar büyük olunca, bizlerde de ister istemez "hop, portakal orda kal" tepkisi doğması neredeyse kaçınılmaz oluyor. sonra -propoganda makinesinin de büyük etkisi ile- hayatında ermeni görmemiş insanlar ermeni düşmanı haline geliyorlar.
iğneyi başkasına batırdıktan sonra çuvaldızı da kendimize batıralım. türkiye devletinin, teorikte bana göre doğru olan, "bu işi tarihçilere bırakalım" söylemindeki samimiyeti maalesef inandırıcı değil. sözde açık olan arşivlere dair araştırmacıların şikayetleri vardır. mesela açık olduğu söylenen genelkurmay arşivlerinde çalışmak özel izinlere tabidir ve burada çalışmak isteyen araştırmacılara pek de yardımcı olunmadığı, arşivin tasnif edilmediği, sansür uygulandığı, araştırmacıya niyetine göre muamele yapıldığı bizzat incele için başvurmuş araştırmacılar tarafından ifade edilmektedir. tapu kayıtları da araştırmacılara kapalıdır.
bunun yanında "bizim atalarımız soylırım yapmaz", "müslüman adam soykırım yapmaz" gibi bizim bile neremizle güleceğimizi şaşırdığımız sloganlar bu topraklarda büyük kitlelere hitap ediyor. üstelik aynı anda "afedersiniz ermeni dediler" gibi devletin en üst makamlarından bir milleti aşağılayan ifadeler kullanarak kendi kendiyle çelişmek de pek kimsenin gözüne batmıyor.
ermeni devleti kendi tutumuyla kendi halkını milliyetçi söylemler ile yekvücut haline getirmeye çalışırken, karşı tarafta acılarına sempati besleyebilecek insanları kendi devletinin şemsiyesi altına girmeye mecbur ediyor. türk devleti de bir yandan kendi uyruğu için aynı şeyi yapmaya çalışırken, diğer yandan samimiyetsiz, savsak ve ikiyüzlü tavrı ile hak ettiğinden de fazla tepki almanın yolunu açarak aslında bizlere kötülük yapıyor. insanlığın test edildiği böyle ciddi durumların yönetimini devletlere bırakınca, ikiliklerin bitirilmesi işte böyle böyle imkansız hale geliyor.
13
sözde soykırımcıların hocalı hakkında yorum yapmayıp da asala hakkında yorum yapmayıp da birinci dünya savaşı sırasındaki ermeni çeteleri hakkında yorum yapmayıp da bir anda ermeni soykırımı denince kendilerini objektif bir platform altında bulmalarını sağlayan olay.Konuyla alakalı her noktada subjektif takıl tehcire gelince objektif olduğunu ilan et ve bu soykırım de.Enteresan....
Ve evet BM şöyle der; BM'nin 1915 olaylarını "soykırım" olarak adlandırması için bir yasal mercinin bu tanımlamayı kabul eden hukuki karar vermesi gerekir.Yani bu ezbere konuşmaksa evet ezberciyim.
Mesele trajiktir ve ermenilerin acılarını paylaşmam için bunun soykırım olduğunu kabul etmek zorunda değilim.Fakat kendini otorite sanan bazı insanlar halen başkaları adına ahkam kessinler sorun yok, konuşmaktan zarar çıkmaz...
10
1.200.000 insanın sadece hangi millete mensup olduklarına bakılarak yanlızca doğudan da değil anadolunun neredeyse her yerinden, şehirdeki aydınından çiftliğinde köyünde yaşayanına kadar zorla sürgün edilmesinde dram olduğunu kabul etmeyip "soykırım değil, kötü bir olay olsa da diğer devletler temiz mi sanki " yaklaşımı, gözünü kapama kabullenememe refleksinden başka bir şey değil ne yazık ki.
göç ettirilen bir milyondan fazla insandan göç ettirilen bölgede takiben yapılan nüfus sayımında çıkan rakam iki yüz bin civarıyken ve bu doğrudan osmanlı belgelerindeyken sorarlar peki nerede bu aradaki bir milyon diye? ermeniler işte o aradaki insanların doğrudan doğruya öldürüldüğünü savunuyor, doğrudan ölmediklerine inansak bile(ben de böyle olduğunu düşünüyorum) en iyi ihtimalle onca insan hayatlarının sonuna kadar sürgün olarak, gittikleri yerlerde başka memleketlerde, yabancı olarak yaşadılar*
türkiyenin 1915 olayları açısından haklı olduğu bir durum yok anlayacağınız, soykırım yok diyen insanların yapılan şeyin soykırımın hemen bir tık altında olduğunu kavramaları, farkındalıkların artmasını sağlarsa, olayı siyasi çekişme noktasından insan hakları penceresine getirirse ortak acılar paylaşılmaya başlar belkide.
#99054 respector |
10 yıl önce