2
zenginlerin daha zengin olduğu buna karşılık fakirlerin daha fakir olmaya mahkum olduğu sistem. egemen sınıflar* bu sistemin bir özgürlükler sistemi olduğunu savunur. ama bu düşünceler aşağı sınıfları daha özgür sömürebilme özgürlüğü olarak da anlaşılabilir. diyalektik materyalizmin bize öğrettiği üzere burjuva demokratik hakları ve onun özgürlük algısı sadece biçimseldir, alt sınıfları yanıltmak içindir. sistemin kendisine en ufak bir tehdit hissedilirse bu zaten biçimsel olan özgürlükler bir çırpıda geri alınabilir. sonuç olarak, eşitliğin olmadığı bir yerde özgürlük aramak somut olarak bir şeyi olmadığı yerde aramaya denk gelen bir eylemdir.
6
türkiye'de anlam kargaşasına kurban giden kelimelerden biridir.
liberal'in gerçek anlamı: özgürlüktür.
liberalizm'in gerçek anlamı: özgürlükçülüktür.
türkiye dışı siyasetteki genel anlamı: ekonomi için özgürlük = insan için özgürlüktür.
türkiye içi siyasetteki genel anlamı: sağcı ekomonik düzeni savunan sistem'dir.
gördüğünüz gibi türkiye'de bilinen anlamı aslından çok farklıdır. bu iki kavramı daha da açacağım;
dünyada liberalizm, insan için özgürlüğü savunurken, ekonomi içinde özgürlüğü savunur. bu şu anlama gelir, ekonomi için serbest piyasa ekonomisi; birey için zengileşebilme imkanı.
bu sistem, bir bireyin yada şirketin daha fazla mal-mülk ve para kazanabileceğeni öngörür. Çalışanın kazanabileceğini savunur. genellikle, komünizm ve marksizm ile ters düşer ve kapilatizm ile bağdaştırılır, çünkü komünizm ve marksizm temel olarak bireyin mal-mülke sahip olmasını ve zengileşmesini yanlış bulur. komünizm ve marksizm, herkesin dünya üzerinde eşit olduğunu savunur ve dünya üzerindeki hiçbir şey tek bir bireye ait olamaz, bir birey gereğinden fazla zenginleşemez. ancak, diğer yandan, liberalizm dünyada sadece sağ siyasi kesimin değil her iki kesiminde kullandığı bir sistemdir. Örnek olarak İngiltere'de sol bir parti liberal ekonomik politika izlemektedir ve sosyalizm'in savunduğu bazı değerlerde bu sistemle uygulanmaktadır. liberalizm orada gerçek kelime anlamıyla algılanmaktadır.
türkiye'de liberalizm, sadece sağ kesimin çoğunluğunun savunduğu ekonomik düzen olarak görülmektedir. bu görünümün başlıca sebebi gerçektende öyle olması, bu düzeni savunan sol parti bulunmamasıdır. bir diğer sebebi ise türkiye'de sol partilerin kurduğu ekonomik düzenlerin genelde beğenilmemesi ve ardından gelen sağ partilerin liberal ekonomiye yaklaşarak şirketleri daha zengin edebilmesi ve dolaylı olarak büyük şirketler ve medya vasıtasıyla liberalizm'in çoğunluğu sağ oya sahip olan türkiye'de prim yapmasıdır. bunun sonucu olarak, türkiye'de ki sol kesim, özellikle sosyalist ve komünist bireyler tarafından kapitalist bir düzen olarak bu zamana kadar zikredilmiştir. ayrıca çoğu sağcı siyasetçi ve yazar liberalizmi sağ kesimin bir ürünü gibi benimseyen açıklamalar yapmakta ve yazılar yazmaktadır. kısaca, bu kelime hem anlamı hemde savunduğu ideoloji olarak, türkiyede farklı algılanmakta, herkes bildiğini okumaya devam etmektedir. ayrıca türkiye'de uygulanan liberal ekonomik politika, içinde hiçbir sosyalist öğeyi barındırmamaktadır.
1
özgürlüktür...
7
cumhuriyet halk fırkasının ağır toplarından recep peker in,hakkında;
"liberalizm, bir kısım
yurttaşları diğer yurttaşlara istismar ettirmeye açık bir
kapı demektir."
sözünü sarfettiği anlayış.
4
her alanda bireye özgürlük getirilmesidir. her devletin ve milletin ihtiyacı olduğu mükemmel bir sistemdir. insanların fikirlerini , insansı özelliklerini ortaya çıkarır.
3
'sen şununla oyalan benim bazı satacaklarım var' dır.
9
hiç bir işe yaramayan değişik yönetim biçimlerinden ortada kalmış bir tanesi.
11
tek başına bir yaraya merhem olmayan ekonomik görüştür. zira klasik iktisat yaklaşımının ilk tespiti olan 'insan rasyonel bir varlıktır' önermesi yanlış olduğundan, piyasada devlet gibi düzenleyici bir aktör olmadığında, ne toplumlar müreffehleşir, ne kazanç artar, ne de kötü durumlarda adam smith'in dediği gibi 'görünmez el' olayı düzeltir. çoğumuzun da tanık olduğu gibi, günümüz piyasa koşullarıyla ve günümüz insan yapısıyla liberalizm uygulamaya çalışıldığı zaman kriz çıkıyor. bu sebepledir ki, dünyada kendi iç piyasasından elini çekmiş bir devlet yoktur, ekonomilerin tamamına yakını karma modeldir.
reagan ve theacher gibi kimi yöneticiler, adam smith'in ilkeleri vasıtasıyla liberalizmi uygulamaya çalışmış, kriz çıkınca koşa koşa keynesyen modele dönüp devleti olaya dahil etmişlerdir.
12
tam bir abalı'dır (bkz: vurun abalıya)
solcusu gelir adaletsizlik yaratmaya meyilinden çarpar. sağcısı gelir ekonomik ilkelerinin işine gelen kısmını alır işine gelmeyen kısımları kendi meşrebince doldurup bu ucube anlayışını liberalizm diye pazarlar. bunu yaparken bir dünya görüşü olarak liberalizmin taban tabana zıt özgürlük kısıtlamaları getirir.
liberalizme çakıçakıverirken unutulmaması gereken birinci prensip, içinde insan olan veya insana dair hiçbir sistemin mükemmel olmayacağıdır. kötü niyetli insanlar her zaman olacaktır ve sistemi kendi bencil çıkarları doğrultusunda her zaman esnetebildikleri kadar esneteceklerdir. bu kah gözünü para hırsı bürümüş bir müteşebbis olur, kah rant dağıtımı ile kendine bağlı zengiler yaratarak siyasi iktidarını garantiye alan bir devlet yöneticisi olur, kah bütün üretim araçlarının fiili sahibi totaliter bir oligarşi olur. ama illa ki olur.