24
gün senden ışık alsa bir renge bürünse;
ay secde edip çehrene yerlerde sürünse;
her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
yalnız o yeşil gözlerinin nûru görünse…
geri gelen mektup şiirinden bir dörtlük
9
ekmeğimi al.
havamı da al, dilersen.
gülüşünden yoksun bırakma beni.
gülsüz bırakma beni,
tanelediğin demirsiz bırakma,
kıvancından aniden parıldayan
susuz bırakma,
senden yayılan
gümüş dalgasız bırakma beni.
amansız kavgam yüzünden
bazen de hep aynı kalan toprağa
bakıp durduğum için
gözlerim yorgun dönerim eve,
ama eşiği aşar aşmaz
gülüşün yükselir gökyüzüne,
arar beni
ve açar benim için
yaşamın bütün kapılarını.
en karanlık saatte bile, sevgilim,
gülüşünü tanele
ve eğer, kanımın birden bire
sokak taşlarını lekelediğini görürsen,
gül; gülüşün hemen
ellerime serin bir kılıç olur.
denizin son yazında
gülüşün ayaklandırsın
köpük çağlayanını.
ve ilk yazda, sevgilim,
beklediğim çiçek olsun gülüşün,
mavi çiçek.
gülü olsun
çın çın öten ülkemin.
geceyle dalga geç,
gündüzle dalga geç.
dalga geç ayla,
dalga geç adanın
bu başıboş sokaklarıyla.
dalga geç bu adamla,
bu toy aşıkla.
ama ben gözlerimi açtığım
ya da yeniden kapattığımda
ekmeksiz, havasız bırak.
şafaksız, baharsız bırak.
ama gülüşünden yoksun bırakma,
ölümüm olur yoksa.
pablo neruda
8
beni koyup gitme ne olursun
durduğun yerde dur
kendini martılarla bir tutma
senin kanatların yok
(bkz: attila ilhan)
(bkz: ağustos çıkmazı)
3
'yaşamın neresinde saklanmalı
ya da nasıl saklamalı yaşamı?'
zafer ekin
ve tabi;
(bkz: hasretinden prangalar eskittim)
(bkz: mavi gözlü dev)
(bkz: henüz vakit varken)
(bkz: haziranda ölmek zor)
#6724 murphy |
15 yıl önce