kayıt

en anlamlı dizeler

  1. 25
    daha nen olayım isterdin,
    onursuzunum senin!
    #57499 juno | 12 yıl önce
     
  2. 24
    gün senden ışık alsa bir renge bürünse;
    ay secde edip çehrene yerlerde sürünse;
    her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
    yalnız o yeşil gözlerinin nûru görünse…


    geri gelen mektup şiirinden bir dörtlük
    #57491 sivilcemsi | 12 yıl önce
     
  3. 23
    bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu. hep böyle mi bu?
    bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer...

    kafatasımın içini, bir küçük huzur adına aynalarla kaplattım, ölü benim kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden! paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben. oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir.

    niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına?
    niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına?
    niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?

    "öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna" bir çocuk demiş.

    nilgün marmara
    #57478 zigon sehpa danteli | 12 yıl önce
     
  4. 22
    söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil
    çektiğim alamı bir ben bir de allahım bilir.

    fuzuli
    #57465 herhaltamaydonoz | 12 yıl önce
     
  5. 21
    "i shut my eyes and all the world drops dead;
    i lift my lids and all is born again.
    (i think i made you up inside my head.)

    the stars go waltzing out in blue and red,
    and arbitrary blackness gallops in:
    i shut my eyes and all the world drops dead.

    i dreamed that you bewitched me into bed
    and sung me moon-struck, kissed me quite insane.
    (i think i made you up inside my head.)

    god topples from the sky, hell's fires fade:
    exit seraphim and satan's men:
    i shut my eyes and all the world drops dead.

    i fancied you'd return the way you said,
    but i grow old and i forget your name.
    (i think i made you up inside my head.)

    i should have loved a thunderbird instead;
    at least when spring comes they roar back again.
    i shut my eyes and all the world drops dead.
    (i think i made you up inside my head.)"

    sylvia plath
    #39198 duman | 14 yıl önce
     
  6. 20
    "ne çıkar siz bizi anlamasanız da
    evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
    eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.

    hiçbir şey! kadınlar geçtiği o kadın kokusu anlarında
    yıkanmış, mayhoş ve taranmış duygularıyla
    dönüşür içimizde az menekşe, bir sarmaşık
    menekşe, hadi neyse, mor deriz sarmaşıklara
    mor deriz, mor bilinir çünkü, bir yandan güneşler kurur
    her yandan güneşler kurur, sanki yaz günüyledir
    bir adam kayboluyordur bir taşra sıkıntısıyla
    deriz ki, "şuram ağrıyor" bir de, "başım dönüyor", "yanıyor
    avuçlarım"
    belki de bir çığlık mı bu, bu seziş, bu yakınma
    bir çığlık, hem de nasıl, katılmış, donmuş,yaşıyorcasına
    uzansak ellerimizde uzansak avuçlarımızda, bir çığlık
    nedir mi ellerimiz-korkunçtur bir elin bir köşesinde insan
    olmalarıyla-
    korkunçtur insan olmalarıyla kıyısında bir yüreğin
    kıyısında gibi yangından, çok karanlıktan geçilmez caddelerin
    ve korkunç anlamsız gözlerinde ha dünya ha bir park
    bekçisinin
    korkunçtur insan olmaları, bir ceset, suda bir şapka gibi
    sallanaraktan

    bitmeyen bir selam gibi, hastayken, inceyken, yalnızlıklarda
    aranan
    korkunçtur-bunu anlıyoruz-bir yüzün en çoğul beyazında
    korkunctur insan olmaları güz ortalarında, eriyen türbe
    ışıklarında
    ve korkunçtur eriyip kaybolmaların bir köşesinde insan
    olmalarıyla
    korkunçtur korkunç!
    diyerek: ben kimim, kime anlatıyorum, neyi anlatıyorum
    ayrıca
    neyim ben, bu olanlar ne, ya kimdir tüketen isteklerimi
    tüketen kim. hani görmeden daha, sezmeden herşeyin bittiğini
    ama ne zaman saçları kurularken çok eski bir alışkanlıkla
    çökerken üstümüze bir sözün, bir gümüş kupanın o sebepsiz
    inceliği
    ansızın bir ürperişte: bitti mi herşey bitti mi
    yoo, hayır! öyleyse kimdir tüketen isteklerimi
    bir rüzgar, duyulup binlercesi birden bir rüzgar
    birakıp giden beni bir kenara, bir uzağı, yada bir boşluğu bırakır
    gibi
    ve ben ki hazırımdır bir süre unutulmaya
    ama hep sorulur gibidir benden: ben şimdi ne yapsam acaba.
    ben şimdi ne yapsam, ben şimdi ne yapsam kaç kere yalnız
    hem bunu kaç kere söylemek, ne türlü söylemek adına
    eskimiş fırçalarda, kırılmış şişelerde, tozlanmış ilaç kutularında
    okunmaz kitaplarda, uzaksı giyişlerde çocuksuz avlularda
    anlamsız kahvelerde, bir yolun çok ucunda, asılmış koyun
    butlarında
    ben şimdi ne yapsam, ben işte ne yapsam kaç kere yalnız
    kaç kere yalnız, ama kaç kere yalnız, gene kaç kere insan
    olmalarımla

    kapansam, evlere kapansam, yıkanmış bir deniz bulacaksam orada
    anılar bulacaksam- anılar mi dediniz ? ne sesli bir vuruşma
    odalar bulacaksam, odalarda kadınlar, çiçekler, çok aynalar
    rakılar, gene rakılar, kırıklar sonsuz yaralar
    bulacaksam orada, bir koltuğu bir koltuğa doğru
    bir yüzü bir yüze, bir eli bir ele doğru yaklaştıran çocuklar
    sinekler bulacaksam, kaskatı yapan boşluğu, sinekler
    zorlanmış bir gülüşten-iğrenip birden-kusmalar, bulantılar
    bulacaksam belki de: susanlar, bilmem ki niye susanlar
    ölüler bulacaksam-ölü gözleri onlar, cesetler, giderek dışa
    vurmalar
    ne dedik, dışa vurmalar mı, yani ilk aydınlığı mı ölümün
    ölümün ilk aydınlığı mı, ne dedik, sahi biz ne deseydik bu
    konuda
    ne deseydik bilmiyorum, ama var bu kadarcık birşey insanın
    sonsuzunda
    bu kadarcık bir şey-iyi ya, peki, şimdi kim var sırada
    sakın haaaa!. biz yoğuz, bizi unutun, yok deyin adımıza
    yok deyin çünkü biz..biz işte korkuyoruz ne güzel korkumuzla
    ne güzel ellerimizle.. başlayın, hadi başlasanıza
    örneğin bir kahve falı ? az müzik ? diyorum biraz iskambil!..
    ama hiç seslenmeyelim-seslenmeyelim-içimizden oynayalım
    ayrıca
    - dört kişiyiz!
    - hayır on!.
    - bin kişiyiz!
    - bana kalırsa..
    ne kadarcık bir fark var bizimle bütün insanlar arasında
    öyleyse başlayalım: koz kupa! ah şu sinek onlusu bire bir
    unutulmaya
    çayınız soğuyacak! çayınız mı dediniz ? ne tuhaf biraz
    anlıyorum

    - üç karo!
    - pas diyorum!
    - susalım baylar, dört kupa!
    ah şu sinek onlusu! koz kupa! çayınız mı dediniz ? susalım!
    susalım-niye susalım-anılar mı dediniz ? ne sesli bir
    vuruşma!
    ya sonra ? bırakın şu sonrayı, bilmem ki nedir o sonra
    gene mi, başladınız mı ? peki şimdi kim var sırada
    sakın haaaa!. biz yoğuz, bizi unutun, yok deyin adımıza
    yok deyin çünkü biz..biz işte korkuyoruz ne güzel korkumuzla
    ne güzel ağzımızla.. yok canım, ben var ya, istiyorum sırada
    olmayı istiyorum-sahi mi- ama isterseniz siz olun
    siz olun, biz olalım kim olacak ? -hep böyle oyalansanıza
    yani "şu sinek onlusu, susalım baylar, koz kupa."
    gibi oyalansanıza
    biraz oyalansanıza.

    bir oyun başka olamaz oyundan gibi
    bir söz başka olamaz sözden gibi
    bir şey başka olamaz şeyden gibi
    tam öyle gibi, varıyor gibi bir mutluluğa
    ne gelir elimizden insan olmaktan başka
    ne gelir elimizden insan olmaktan başka
    ..."
    (bkz: edip cansever)
    #38844 richter | 14 yıl önce
     
  7. 19
    " kalbim ödünç say sana ayrılan ne varsa
    geri vermiştin dinini
    dilini de unut artık
    aztektin yahut kürt, hüznünse kızılderili
    geri ver ne kalmışsa sende, umutların dahil "

    * *
    #38810 hafifmerkep | 14 yıl önce
     
  8. 18
    bir şeyden yana isen sen belki varsındır;
    bir şeye karşı isen sen kesin varsındır.
    (bkz: özdemir asaf )
    #38764 zoe | 14 yıl önce
     
  9. 17
    açardın,
    yalnızlığımda
    mavi ve yeşil,
    açardın.
    tavşan kanı, kınalı - berrak.
    yenerdim acıları, kahpelikleri...

    gitmek,
    gözlerinde gitmek sürgüne.
    yatmak,
    gözlerinde yatmak zindanı
    gözlerin hani?

    "to be or not to be" değil.
    "cogito ergo sum" hiç değil...
    asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı,
    durdurulmaz çığı
    sonsuz akımı.

    İçmek,
    gözlerinde içmek ayışığını.
    varmak,
    gözlerinde varmak can tılsımına.
    gözlerin hani?

    canımın gizlisinde bir can idin ki
    kan değil sevdamız akardı geceye,
    sıktıkça cellad,
    kemendi...

    duymak,
    gözlerinde duymak üç - ağaçları
    susmak,
    gözlerinde susmak,
    ustura gibi...
    gözlerin hani?

    ahmed arİf
    #20132 sephrenia | 15 yıl önce
     
  10. 16
    hadi git
    git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
    günahıma girmeden, katilim olmadan git!

    git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle,
    beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

    git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
    git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar.

    mademki benli hayat sana kafes kadar dar,
    uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

    hadi git, benden sana dilediğince izin,
    Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

    kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
    Çünkü herkes beni kays, seni leyla bilirler.

    sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
    oysaki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

    hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
    zannetme ki, pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

    sanma ki fasl-ı bahar geldiğim gibi gitmez,
    sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez.

    her darbene tahammül edecektir bedenim,
    gururum mani olur perişanıma benim.

    yari ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
    Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

    henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
    sana gül bahçesini kim açar benden başka!

    hercai arılara meyhanedir çiçekler,
    kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

    mademki aşk tablosunun takdirinden acizsin,
    git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

    ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
    git de allah aşkına bir selama muhtaç et!

    güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
    fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

    kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm!
    her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

    korkulu düşlerimi yorumdan kaçırıyorum;
    sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum!

    git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
    günahıma girmeden, katilim olmadan git! ...

    cemal safi
    #15886 raistlin | 15 yıl önce
     
  11. 15
    ben yordum ruhumu biraz da sen yor-herkes gibisin*

    ''...karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim,
    gözlerim gözlerini arıyor durmadan
    nerdesin?''

    (bkz: yalnızlık)-(bkz: attila ilhan)
    #15885 soieponderosa | 15 yıl önce
     
  12. 14
    eslem beslem
    karşı beri seslen
    oyna bir daha
    abu çiçiçi
    #12194 swedish hearts | 15 yıl önce
     
  13. 13
    kızılcıklar oldu mu
    selelere doldu mu
    gönderdiğim çoraplar
    ayağına oldu mu*

    (bkz: joker şiir)
    #12192 marvellous | 15 yıl önce
     
  14. 12
    "yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer" can yücel - eğer
    #12184 soieponderosa | 15 yıl önce
     
  15. 11
    dizeler anlamlıysa hakikaten bir sorun vardır o şiirde. en azından benim anlayacağım kadar yüzeysel olmamalıdır.*
    #12183 swedish hearts | 15 yıl önce