6
bana göre türkiye'ye polisiyeyi sevdiren adamdır. ha bunun sebebi polisiyeyle ilgilenen yerli yazarların bir elin parmaklarını geçmemesi mi yoksa ahmet ümit'in kalitesi mi tartışılır. ben ikincinin daha ağır bastığı kanısındayım. zira polisiyeci osman aysu diye bir adam var, adam için eski ajan deniyor ama yazdığı romanlar içler acısı. ahmet ümit'in Sultanı öldürmek adlı romanı ve genel olarak kendisiyle ilgili şöyle kısa bir eleştiri yazısı var ilgilenenlere;
http://www.fikiragaci.net/2012/05/sultani-oldurmek-ve-ahmet-umit-polisiyesi/
5
sözlükte tu kaka edildiğini gördüğüm için üzüldüğüm yazar. hikayelerini düzgünce bağlayamamakla itham edilmiş ki okuduğum dört kitabı**** itibariyle pek katılmıyorum.
seri cinayeteri konu edinen romanlar furyasına kendisini kaptırmamıştır. romanlarında anlattığı cinayetler türkiye'de geçtiğine göre bunu gerçekçi kurgusu için bir artı olarak hanesine yazabiliriz. anlattığı cinayetler yalın hali ile üçüncü sayfa haberleri konularına benzemesine rağmen onun anlatım becerisi sayesinde bu özünde "sıradan" cinayetler, yüzlerce sayfalık romanı bir çırpıda okutturan gizemlere dönüşmektedir.
veya şöyle diyelim: ne güzel yazıyor la adam işte, ne uğraşıyonuz. leave ahmet alone tamammıııı!!11!bir!!1
4
piyasa yazarı. bir kitabını okudum ve kendisine karşı az bile önyargılı olduğumu gördüm.
3
(bkz: sultanı öldürmek)
(bkz: bab-ı esrar)
(bkz: başkomser nevzat)
#96645 dadada |
10 yıl önce
2
eski solculardankim kaldı
#92800 kealner |
10 yıl önce
1
bir polisiye yazarımız. ne kadar alanında başarılı olduğu söylense de ben beyimizi biraz sinsi buluyorum. evet sayın kurabiyeler yanlış okumadınız sinsi dedim. niye mi? şu yüzden:
polisiye romanlarını heyecanlı yapan şey kitap boyunca ismi geçen her bir ayrıntının, tüm olay ve kişilerin kitabın en sonunda belli bir sonuç çevresinde birleşmesidir. yani biz cinayet delillerinin cinayetle alakasını çözmeye çalışırken kıvranırız polisiye romanlarında. kişilerin olayla alakasını çözmeye çalışırken kitabın sayfaları su gibi akar. peki ahmet Ümit'in kitaplarında delil yetersizliği mi var? ya da katil kitabın başından kabak gibi belli mi oluyor? hayır sayın kurabiyeler ikisi de değil. ahmet ümit ne karakterleri, ne olayları de ne ayrıntıları birbirine bağlama ihtiyacı duyuyor. bu, merdivenin başında bulunan ölü kadın için tüm polis birimlerinin harekete geçip, işin içine illegal örgütleri karıştırıp en sonun ce eee!!! der gibi kadının ayağının kayıp öldüğünü okuyucuya söylemek gibi bir şey. yani yazar yeraltı örgütlerinden tutun da, kanla yazılmış yazılara, gizlice evde beliren silüetlere kadar her şeyi önünüze sürüyor, sonra da siz onları çözmeye çalışıp kıvranırken, o sanki bunları söylediğini unutmuş gibi kitabın gerideki yüzde doksanını yok sayarak alakasız bir sonuç tutuşturuyor elinize. bu durumda kitabın o yüzde doksanı havada kalıyor ve siz resmen kandırıldığınızı hissediyorsunuz. sizi kitabın sonuna kadar okumaya zorlamak için ordan burdan birsürü şey sokuşturuyor araya. son sayfada bu muydu lan diyorsunuz, kitabı boşuna okuduğunuz hissine kapılıyorsunuz. *